Yurdumuzda Göller
Yurdumuzda Göller
Karalar üzerindeki çukur alanlarda biriken durgun sulara göl denir. Yurdumuzda irili, ufaklı 200'e yakın göl vardır. Göllerimizin bölgelerimizdeki dağılımı düzenli değildir. Akdeniz Bölgesi'ndeki Göller Yöresinde, birbirine yakın pek çok göl varken, Güneydoğu Anadolu'da göl yoktur, göllerimiz derinlik ve büyüklük açısından da farklılık gösterir.
Van Gölü, Tuz Gölü gibi dışarıya akışı olmayan göllerimizin suları tuzlu ve acıdır. Sapanca Gölü, Beyşehir Gölü gibi dışarıya akışı olan göllerimizin suları tatlıdır.
En büyük gölümüz Doğu Anadolu'da yer alan Van Gölüdür. Bir iç deniz görünümündeki bu gölün suyu sodalıdır, üzerinde feribotla ulaşım yapılmaktadır. Türkiye'den İran'a ulaşan demir yolunun Tatvan-Van arasındaki bölümünde ulaşım feribotlarla sağlanmaktadır. Hazar, Çıldır, Nazik, Erçek ve Nemrut gölleri de bu bölgededir.
İç Anadolu Bölgesi'ndeki Tuz Gölü, ikinci büyük gölümüzdür. Ülkemizdeki tuz ihtiyacının büyük bir bölümü bu gölden sağlanır. Akşehir, Ilgın ve Eber gölleri de İç Anadolu'daki diğer göllerdir.
Yurdumuzun göl yönünden en zengin yeri Akdeniz Bölgesi'dir. Beyşehir, Burdur, Eğirdir ve Acıgöl'ün yer aldığı yöreye Göller Yöresi denir.
Marmara denizi çevresinde irili ufaklı göller vardır..Başlıcaları Küçük Çekmece, Büyük Çekmece, Ulubat, İznik , Sapanca ve Kuş Gölü'dür.Bu göllerin dışarıya akıntısı olduğu için suları tatlıdır. Kuş Gölü'nde çok çeşitli kuş türü barınır. Bu özelliğiyle kuş cenneti olarak bilinen dünyaca tanınan bir göldür.
Abant ve Yedigöller , Karadeniz Bölgesindeki göllerdir.
Göllerimizden içme ve kullanma suyu sağlamada yararlanırız. Bazı göllerimizde balık avlanır.
Göllerimiz doğal güzellikleriyle turizme hizmet edecek niteliklere sahiptir. Abant , Yedigöller ve Kuş Gölü'nden turistik amaçlarla yararlanılmaktadır.
Bütün turistik değerlerimiz gibi, akarsu ve göllerimizin de doğal güzelliklerini korumalıyız. Bize böylesine yararlı olan akarsu ve göllerimiz, kirlilik tehdidi altındadır. Akarsu ve göllerimizin çevresindeki yerleşim birimlerinin kanalizasyon suları buralara atılmaktadır. Çevredeki sanayi kuruluşları atık sularını çoğu kez arıtmadan akarsu ve göllere boşaltmaktadır. Bu nedenle akarsu ve göllerimizde yoğun bir kirlenme görülmektedir. Bu kirlilik, burada yaşayan canlıların gittikçe azalmasına yol açmakta ; sularını da kullanılmaz hale getirmektedir. Ülkemizin doğal zenginlik kaynakları olan suların kirletilmemesi için gerekli önlemler alınmaktadır. Atık sular , arıtılmadan akarsu ve göllere akıtılmamalıdır.
Çoruh , Aras , Kura , Fırat ve Dicle nehirleri yurdumuzdan başka ülkelerin topraklarını da sular. Özellikle komşularımız Suriye ile Irak , Fırat ve Dicle nehirlerinin suları konusunu politik sorun haline getirmektedir. GAP kapsamında , bu iki akarsuyumuzun üzerine yapılan barajlar komşularımızı rahatsız etmektedir. Çünkü , bu nehirlerin suları baraj göllerinde toplanınca kendilerine yeterli su verilmeyeceğini düşünmektedirler. Ancak bu konuda yapılmış anlaşmalar vardır. Türkiye bu anlaşma hükümleri uyarınca su konusunda hiçbir kısıtlamaya gitmemiştir. Yıllar önce Keban Barajı'nın yapımına başlandığında ortaya çıkan su sorunu, GAP ile daha da büyümüştür. Oysa suları yazın azalıp kışın çoğalan bu nehirler üzerine yapılan barajlar, su akışını düzenlemektedir. Böylece bu ülkenin uğrayacağı olası su baskınları da önlenmektedir. Türkiye uluslar arası anlaşmalara ve Atatürk'ün "Yurtta barış dünyada barış." İlkesine uygun olarak komşularıyla iyi ilişkiler içinde olmak istemektedir.
Ekleyen : notbak.com