Yaratıcı Drama İle İlgili Bazı Kavramlar ve Anlamları

YARATICI DRAMA İLE İLGİLİ BAZI KAVRAMLAR VE ANLAMLARI

Dram: Acıklı, üzüntülü olayları, bazen güldürücü yönlerini de katarak konu alan sahne oyunu veya televizyon filmi.

 

Drama: İçinde eylem olan bir ya da birden çok insanın birbiriyle, doğayla ya da başka nesnelerle etkileşerek yaşadıkları içsel ve dışsal deneyimlerdir. Drama sözcüğünün kökeni Yunanca drandır. Dran yapmak, etmek, eylemek anlamına gelir. Drama, çağdaş öğretme sistemlerinde son yıllarda sıklıkla kullanılan yeni bir oluşumdur. Drama bir düşünceyi beden diliyle, hareket ederek, devinimle anlatımdır. Diğer bir ifadeyle drama; insanın kendini başkalarının yerine koyarak çok yönlü gelişmesi, bireyin eğitim ve öğretimde aktif rol alması, kendini ifade edebilmesi, araştırma istek ve arzusunun artması, yaratıcı olması, yaşamı çok yönlü algılaması, bireyin angarya haline dönüşebilen eğitim ve öğrenme isteğinin artmasını sağlayan eğitim yöntemidir. Drama ‘yaparak-yaşayarak öğrenme’ bakımından en etkili eğitim yöntemlerinden biridir.

 

Drama ve eğitim: Eğitimde, ülkemizde en çok başvurulan yöntem öğretmenin anlatıp öğrenenlerin dinlediği klasik yöntemdir. Bu yöntem birçok konuda işe yaramakla birlikte bazı konularda yetersiz kalmaktadır. Günümüzde teknolojik gelişmeler, günlük yaşam nedeniyle bireyin sosyalleşme sürecinde aile, komşular, akrabalar vb. yakınların etkisi azalmıştır. Bu nedenle akrabalık ve komşuluk ilişkileri sırasında yaşantılar yoluyla edinilen bilgilerin bireye kazandırılması ve bireyde olumlu değişmeler sağlanması amacıyla drama tekniğinin eğitimde uygulanması zorunluluk haline gelmiştir. Ezbere dayalı bir eğitim çocuğun zihinsel gelişimini, araştırmasını, paylaşmayı öğrenmesini engeller. Geleneksel eğitimin yığmacı eğitim yöntemine göre öğrenci öğrenme sürecinde bir özne olmayıp bilginin yerleştirildiği bir nesnedir. Bu yığmacı eğitim yöntemi baskıcı toplumun birçok özelliğini taşır. Öğretmen öğretir ve öğrencilere öğretilir. Öğretmen düşünür, öğrenciler hakkında düşünülür. Öğretmen öğrenme sürecinin öznesi öğrenciler nesnesidir. Bu eğitim anlayışı aşırı ussal, ezbere yönelik, bilgi yüklü, okul yaşamından zevk almaya yönelmeyen, öğrenmenin duyuşsal ve sezgisel yanın savsaklayan, öğrencinin yaşayarak öğrenip kendi sentezlerine varamadığı anlayıştır.  Oysa bir toplumda yeni ürünler ortaya koyabilecek, her alanda etkinliğini sürdürecek yaratıcı bireylere ihtiyaç vardır. Bu durum bireyin yaratıcı yönünün gelişmesiyle doğru orantılı olup eğitime yaratıcı yönün gelişmesi için uygun ortamları hazırlamak gibi bir sorumluluğu da yüklemektedir. Drama çocuğu geliştiren, yetiştiren, onun yaratıcı yönünü ortaya çıkaran başlı başına bir eğitim alanıdır. Yaratıcı drama çalışmaları öğrencilerin kendilerini ve insanı tanımada, iletişim ve işbirliğini öğrenmede, empati, yaratıcılık ve sorunlara çözüm bulma becerilerinin gelişmesinde yardımcı olacaktır.

 

Dramatik: etkileyici, ani olan, genellikle sürpriz hissi veren heyecanlı an, içinde gerilim, çatışma, karşıtlıklar b ulunan, coşku verici, gerilim yaratıcı olaylardır.

 

Yaratıcılık:  Yaratıcılık; kalıpların dışına çıkma, ana yoldan ayrılma, varsayımlar kurma, hayal etme, bunları deneme ve gerektirdiğinde değiştirme gibi özelliklere sahiptir. Yaratıcı bireyler öğrenmeye hazır olurlar, esnek ve özgürdürler, merak, sezgi, hayal gücü, deneme, araştırma, sınama, kalıplardan kurtulma, yeni düşünceler üretme belirgin özellikleridir. Her insan yaratıcı olabilme şansına sahiptir. Bunun için dahi olmak gerekmez. Yaratıcı olma küçük çocuğun çevresindeki eşyaları tanımak amacıyla onlara dokunduğu ilk andan itibaren başlar. Küçük çocuklar kolayca yap inan dünyasına girerler ama büyüdükçe kurguya dayalı bu gerçekliklere inanmak kolay olmaz. Zamanla insandaki yaratıcılık çeşitli nedenlerle geriler, yok olur.  Yaratıcı dramanın bireylerin kendilerini tanımasına, kendilerini ifade etmede özgür hissetmesine ve yaratıcılığın gelişimine yardım eder.

 

Empati: Bir insanın kendisini karşısındaki insanın yerine koyması, onun rolüne girerek olaylara onun gözüyle bakması demektir. Drama çalışmalarında katılımcı kendini daha önce hiç olmadığı ya da sadece gözlemlediği bir rol içinde bulabilir. Bu tip yaşantılar empati becerisinin gelişmesine olanak sağlar.

 

Rol: bir kimsenin gerçekleştirmek durumunda olduğu herhangi bir eylemde yapması gereken görev, gerçek olmayan davranıştır. Dramada rol oynamak için aktörlük eğitiminin gerektirdiği bir donanıma sahip olmak gerekmez. Spontan olarak role ilişkin gereken tutumla uyumlu olunması o kişiliğin rolünün oluşturulmasını sağlar. Role uygun olarak katılımcılar geleceğe ya da geçmişe adım atarlar, pek çok konuda çeşitli düşünceler üretebilirler. Böylece katılımcıların empati becerileri güçlenir, bir başkası gibi düşünüp davranabilirler. Bir rolün oynanması durumunda katılımcıların bakış açıları da ortaya çıkar. Bir rolü üstlendiğimizde kendimizden çok uzak olmayız çünkü. Canlandırma anlarında kendimizi gülerken veya kıkırdarken bulmamız rolün bakış açısına yeterince inanmayışımız veya yeterince yoğunlaşmadığımızı gösterir. Rol oynama sürecinde oluşturulan öyküyü kabul etmek ve ona inanmak gerekir.  İlk başlarda arkadaşınızı babanız gibi kabul etmek gülünç gelebilir. dersimiz.com Bu durum canlandırma sürecine yeni başlayan biri için kolay değildir ama bunun kısa bir süre içinde geçeceğini ve etkinliklere katıldıkça katılımın daha da kolaylaştığını göreceksiniz. Gerçek yaşamda ne kadar çok rol değiştirdiğimizi, ve drama süreçlerinde rol oynamanın, canlandırma yapmanın hem  bizi hayata hazırlamak, dünyayı başkasının gözünden görmek hem de kendimizi tanımak anlamında yaptığı katkıları unutmayınız.

 

Oyun: Drama ile oyun iç içedir. Drama oyunun pek çok özelliğini barındırır. Oyun, çocuk için yemek, içmek kadar önemlidir. Drama süreci içinde çeşitli oyunlar da yer alabilir. Çocuk, oyunda ben, sen ve biz kavramlarını öğrenir. Paylaşma, yardımlaşma, yenme ve yenilmeyi yaşayarak öğrenir. Oyun kız erkek çocuklar arasındaki ayrımın, çekişmenin azalmasını sağlayabilir. Güven duyma, karar verme, iletişim kurma drama ile oyun arasındaki ortak noktalardır. Dramanın kökeninde oyun kavramı bulunduğuna göre eğitimde dramada da kültürel ve evrensel oyunlardan yararlanılır. Oyundaki etkileşim ile toplumsal yaşantıdaki etkileşimin benzer olması, oyunun eğitimde dramada kullanılmasına neden olmuştur. Eğitimde drama grupla yapılan oyunsu süreçlerdir.   Bu durumda dramanın kökeninde oyun bulunur diyebiliriz.  Oyun grup bilincini geliştiren, insanın kendini doğal hissettiği, yaşayarak öğrendiği, yaratıcılığını ortaya koyduğu bir alan olması sebebiyle drama çalışmalarında önemlidir. Ama dramanın sadece oyun olduğunu düşünmek yanlıştır. Yaratıcı drama doğaçlama, rol yapma vb. teknikleri de kullanır. Drama süreçlerinde oynama, oyunculuk da söz konusudur.  Ama bu metin ezberlerinin yapıldığı sahneye çıkmak amaçlı olan tiyatro oyunculuğu değildir. Dramada ezber ve sahneleme yoktur.

 

Kaynakça:
Eğitimde Yaratıcı Drama / Prof. Ömer Adıgüzel
Yaratıcı Drama Öğretmenimin Günlüğü / Prof. Tülay Üstündağ


Ekleyen : dersimiz.com