Söz Sanatları ve Söz Sanatı Örnekleri
SÖZ SANATLARI
KİŞİLEŞTİRME (TEŞHİS):
İnsana özgü niteliklerin, insan dışındaki varlıklara aktarılmasına kişileştirme denir. Yani insan dışı bir varlık insan gibi davranır.
Kişileştirmede insan dışındaki varlıklara ağlama, mutlu olma, üzülme, kızma gibi insana özgü nitelikler aktarılır.
ÖRNEKLER:
Uzak denizlerden gelmiş yorgun bir gemi, limanın şefkatli kollarına bırakmıştı kendini. Sonbaharın gelişiyle yapraklar, vedalaşarak ağaçlardan ayrılıyordu.
Bu cümlelerde “gemi”, “liman” ve “yapraklar”a insan özelliği yüklenerek kişileştirme yapılmıştır.
- Güzel gitti diye pınar ağladı. dersimiz.com
- Toros dağlarının üstüne, / Ay un eledi bütün gece.
- Yalnızlığın okşadığı kalbime,yağmurlar küskün
- En güzel türküyü bir kurşun söyler.
- Durgunca bir deniz sahilleri öper
KONUŞTURMA (İNTAK)
İnsanın dışı varlıkların ne dediği, konuşması cümlenin içindeyse konuşturma sanatı yapılmış demektir.
Uyarı: İnsana ait özelliklerin insan dışı varlıklara verilmesine kişileştirme, insan dışı varlıkların konuşması cümlenin içindeyse konuşturma sanatı yapılmış demektir.
ÖRNEKLER:
Bulutlar gözyaşı döktüler. (Kişileştirme)
Bu cümlede “bulutlar” insanlara özgü bir nitelik olan “gözyaşı dökme” özelliği ile tanıtıldığı için kişileştirme sanatı yapılmıştır.
Bülbül, “Senin nazını çekemem.” diyordu.
Bu cümlede “Senin nazını çekemem…” sözünü söyleyen insan dışı varlık (gül) olduğu için konuşturma sanatı yapılmıştır.
- Aslan kral ormandaki hayvanlara kendine karşı gelmemelerini söylüyordu.
- Tilki: “Karga kardeş, ne kadar da güzel sesin var.” diye seslendi.
- Rüzgar söylüyor şimdi diline gelenleri.
- “Yıldızlar sönsün!” diyerek bağırdı karanlıktan sümbül.
BENZETME SANATI (TEŞBİH)
Aralarında benzerlik olduğu düşünülen iki şeyden güçsüz olanının güçlü olana benzetilmesidir.
Benzetme edatı olarak “gibi” den başka “kadar, sanki… ” sözcükleri de kullanılabilir.
Benzetme Örnekleri:
inci gibi beyaz dişler
Kendisine Benzetme Benzetme Benzeyen
Benzetilen Edatı Yönü
- Ayşe, kaplumbağa gibi yavaş yürüyor. (Cümlesinde Ayşe’nin yürümesi kaplumbağanın yavaş yürümesine benzetilmiştir.)
- Ali, tavşan gibi hızlı koşuyor. (Ali’nin koşması tavşanın hızlı koşmasına benzetilmiştir.)
- Mehmet, Ahmet gibi konuşuyor. (Mehmet’in konuşması Ahmet’in konuşmasına benzetilmiştir.)
- Saçları altın gibi parlıyordu.
- Gözlerim çalışmaktan kan çanağına döndü.
- Deniz misali gözleri vardı.
- Kutu gibi bir dairede otururlar.
- Çocuk tilki gibi kurnaz biriydi.
- Minik yavrucak elma gibi kıpkırmızı yanaklarıyla gülücükler saçıyordu.
- Cennet gibi vatanımız vardır.
- İnci dişleriyle tatlı tatlı gülümsemesini özledim.
ABARTMA (MÜBALAĞA)
Gerçekleştirilemeyecek, imkansız ifadelere abartılı ifadeler denir. Abartmanın diğer adı da mübalağadır.
Abartılı ifadeler: Dikkat çekmek, meraklandırmak veya gülmek için kullanılır.
Bir durumu, özelliği olduğundan ya çok fazla ya çok az göstermek, bir olayı olamayacak şekilde abartarak anlatmaktır.
ÖRNEKLER:
- Ben var ya! Bir keresinde tam 50 kg muz yemiştim.
- Onu görünce dünyalar benim olmuştu.
- Kardeşim oyuncak alınmadığı için kıyameti kopardı.
- Sinemada gülmekten öldük.
- Sana yüz defa söyledim, ellerini yıkamadan sofraya oturma diye.
- Dünyalar kadar işim var yarın gelemem. (Bu cümlede işin fazla olması durumu abartılarak “dünyalar kadar” ifadesi ile işin fazlalığı anlatılmıştır. Bu da abartmadır.)
Ekleyen : MURAT KUŞ