Organizma ve Çevre
Organizmanın çevreyle ilişkileri, çevredeki uyarıcıların duyu organları yoluyla beyine uyarım göndermesiyle gerçekleşir. Organizma, her zaman çevreden gelen uyarımlara uyum sağlama eğilimindedir.
Ancak çevreden gelen uyarımların organizmanın uyum durumunu bozacak kadar şiddetli veya az olduğu zaman organizma bu duruma uyum sağlayamaz. Artık organizma için aşırı veya yetersiz uyarılma söz konusudur.
Hava alanındaki uçak sesi aşırı uyarılmaya, asansörde mahsur kalmak ise yetersiz uyarılmaya örnektir.
Organizma aşırı ve yetersiz uyarım yaşamıyorsa denge halindedir demektir. Buna dengelenme (homeostasis) denir. Dengelenme, uyumlu durumu sağlama ve koruma eğilimi şeklinde ortaya çıkar. Kandaki şeker miktarının aynı seviyede kalması ya da vücut ısısının belli bir seviyede kalması dengelenmeye örnek verilebilir.
Organizmanın çevredeki uyarıcılardan etkilenme durumuna göre de organizmanın duyarlılığından ya da duyarsızlığından söz edilebilir.
Ders çalışırken televizyondan rahatsız olmak bireyin o uyarıcıya duyarlı olduğunu, çevredeki sesten etkilenmeden resim yapabilmek de o uyarıcıya duyarsız olduğunu gösterir.
DUYUM ve ALGI
Duyum organizmaya etki eden uyarıcıların farkedilmesidir. Algı ise uyarıcılara veya uyarımlara anlam verilmesidir. Örneğin, parlayan metalin altın olduğunun söylenmesi algıdır. Buna göre duyumlar algının temelidir.
A. ALGININ ÖZELLİKLERİ
1. Algıda Seçicilik
Organizmanın, dikkatini birçok uyarıcı içinden belli uyarıcılar üzerinde yoğunlaştırmasıdır. Örneğin birçok maden parçaları yanyana dizilmiş olsa, insan parlak ve kıymetli madenleri daha önce algılar.
Örnekte verildiği gibi algıda seçiciliğin gerçekleşmesinde iç etkenler olarak, ilgi, ihtiyaç, güdü, beklenti, deneyimler; dış etkenler olarak da şiddet, büyüklük, değişiklik, hareketlilik, tekrar vs. etkilidir. Yeni ev kiralayacak olan bireylerin çevrelerindeki emlâk bürolarını öncelikle algılamaları ihtiyaçtan kaynaklanan algıda seçicilik örneğidir. Gürültüyle geçen uçağın algılanması ise uyarıcının şiddetinden kaynaklanan algıda seçicilik örneğidir.
2. Algıda Değişmezlik
Farklı durumlarda gerçekte olduğundan farklı görülen varlıkların, önceki öğrenme ve deneyimlerin etkisiyle gerçekte olduğu gibi algılanmasıdır.
Algıda değişmezlik, olduğundan farklı görülen renklerde, büyüklüklerde ve biçimlerde renk değişmezliği, biçim değişmezliği veya büyüklük değişmezliği olarak ortaya çıkmaktadır. Karanlıkta siyah görünen Türk bayrağının kırmızı olarak algılanması algıda değişmezliğe (renk değişmezliğine) örnektir.
3. Algıda Organizasyon
Organizmanın çevredeki uyarıcı durumları bir bütünlük içinde algılamasıdır. Gerek varlıkların gruplar halinde algılanmasında, gerekse eksikliklerinin tamamlanarak algılanmasında, gerekse şekil - zemin ilişkisi içinde algılanmasında algıda organizasyon özelliği etkilidir.
Seremonide giysilerine göre takımları ayrı ayrı gruplar olarak, hakemleri de ayrı grup olarak algılama, iki takımın seyircilerini de iki ayrı grup olarak algılama, gruplama şeklinde gerçekleşen algıda organizasyon örneğidir.
4. Derinlik Algısı
Gerçekte üç boyutlu olan varlıklar gözün ağ tabakasına iki boyutlu düşer. Ancak yine üç boyutlu algılanır. Üç boyutlu algılamada monoküler ve binoküler dediğimiz ipuçları etkilidir. Paralel uzantıların kesişen noktalarının uzakta algılanması doğrusal perspektif dediğimiz derinlik ipucundan yararlanılarak gerçekleşmektedir.
5. Uzay ve Zaman Algısı
Varlıkların birbirine göre uzaklığı uzay algısını, değişen sürenin göreli algısı da zaman algısını ortaya koyar. Buna göre 'önde', 'arkada', 'yanda' ifadeleri uzay algısını; 'önce', 'biraz' 'sonra', 'yakında' gibi ifadeler de zaman algısını örneklendirir.
B. ALGI YANILMALARI
1. İllüzyon
Yanılgıda rol oynayan bir uyarıcı durum vardır. Bu durum gerçekte olduğundan farklı algılanır. Bu yanılgı herkeste aynı biçimde görülüyorsa fiziki illüzyondur.
Bireylere göre değişiyorsa psikolojik illüzyondur. Kaşığın su içinde kırık görünmesi fiziki illüzyona örnektir.
Yerdeki bez parçasının fare olarak algılanması psikolojik illüzyona örnektir.
2. Halüsinasyon
Yanılgıda rol oynayan nesnel uyarıcı durum olmadığı halde, varmış gibi algılanır. İnsanın evin içindeyken ayağının altından ırmaklar aktığını söylemesi halüsinasyona örnektir.
C. ALGIYI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Algının, çevredeki uyarıcı durum ve nesnelere anlam verilmesi olduğunu söylemiştik. Uyarıcı durumlara anlam verilmesini etkileyen faktörler algıyı etkileyen faktörleri anlatır. Dikkat, algıya hazır olma, güdü ve ihtiyaçlar, geçmiş yaşantılar, ortam, psikolojik durum vs. algılamayı etkiler. Buna göre beyaz önlüklü birinin hastanede doktor, okulda öğretmen, lokantada garson olarak algılanmasını etkileyen faktör ortamdır
Ekleyen : dersimiz.com