Noktalama İşaretlerinin İlginç Hikayesi
Nerde kaldın? Bak parantezi açtım iki saattir seni bekliyorum.
- Yaa sorma. Nasıl trafik var anlatamam. Tam yola çıkmıştım ki, noktanın biri durduğu cümlenin sonunu beğenmemiş: "Durmam kardeşim ben burda, böyle cümle mi olur?" deyip duruyor. Bir sağa gidiyor, bir sola. Ortalığı birbirine kattı. Al sana işte, trafik felç.
- Ee ne yaptınız peki?
- Yaa sorma diyorum ya. Bu da yetmezmiş gibi, ordan bir ünlem peydah oldu, geldi noktanın yanına: "Abi ben boştayım sen istemiyorsan ben dururum burda" diyor. Nokta bir yandan bağırıyor ünlem bir yandan.
- Ee sonra…
- Allah'tan tam zamanında imlâ klavuzu yetişti imdadımıza.
- İyi bari hallolmuş.
- Ne hallolması? Yetişti yetimesine ama.. dur bak. İmlâ klavuzu geldi. "Ne oluyor bakayım burda, sorun ne?" diye sordu ama sormaz olaydı. İmlâ klavuzunun bu lafı üzerine kalabalığın içinden bir soru işareti hemen kendini öne attı. Başladı heyacanlı heyecanlı konuşmaya: "Nerde soru? varsa bir soru hemen geçeyim ardına, boş durmaktan patladım inanın, varsa bir soru gösterin yeter." Nokta bir taraftan bağırır, ünlem bir taraftan saldırır, soru işareti diğer yandan yalvarır. Tam bir arapsaçı anlayacağın. İmlâ klavuzu bir an afalladı ama çabuk toparladı. İmlâ klavuzunun "Yeter kesin artık!" diye bağırması ile birlikte herkes sustu. Yalnız bir baktık biri uzaklardan bağıra bağıra geliyor. Hem koşuyor hem bağırıyor "Nereyi? Nereyi keseyim?" diye.
- Dur tahmin edeyim. Kesme işareti değil mi?
- Üstüne bastın ayağını kaldır. Her neyse hemen kalabalıktan olayın daha da büyümesini istemeyen bir iki kişi bunun yanına gidip durdurdu ve sesini kesti. Bu olayın üstünde fazla durmayan imlâ klavuzu yine sert bir ses tonu ile noktaya: "Dur durduğun yerde, sesin çıkmasın doğru görevinin başına" soru işareti ve ünleme ise "Siz de benimle gelin bakayım, uygun pozisyonlara dağıtımınızı yapalım sizin" dedi ve oradan ayrıldı. Noktanın da isteksiz bir biçimde de olsa cümlenin sonundaki yerini alması ile nihayet kalabalık dağıldı ve trafik rahatladı.
- Madem olay anlattığın gibi çabuk halloldu da peki niçin bu kadar geciktin?
- Sabırsızsın sabırsız. Dur daha anlatıyorum dinle. Tabi ki bu kadarcık bekleme ile böyle geç kalmadım. Tam trafik açılmış ve yolumuza devam ediyorduk ki, bir baktım satırın ortasında bir noktalı virgül öyle boylu boyunca uzanmış debelenip duruyor. Daha doğrusu noktalı virgülün virgül kısmı debelenip bağırıyor: "Yeter artık yeteer! Bunca yıldır seni tepemde taşıdığım yeter, bana da yazık yaa. Bu iş bitti artık bu iş bitti anlıyor musun bit ti. Hemen yarın… yok yok bugün, yarına kadar bile bekleyemem ameliyatla ayrılıyoruz senle anladın mı?" nokta ise cılız bir sesle karşılık vermeye çalışıyordu ama nafile "Amaan ne halin varsa gör. Sanki ben çok memnunum senden. Dır dır dır ömrümü yedin be, ayrılalım da bitsin artık bu çile" sonra çevreden duyduk, imlâ klavuzu bile bıkmış artık bunlarla uğraşmaktan. Her gün böyle kavga ederler ama bir süre sonra can ciğer kuzu sarması olup yerlerine geçerlermiş, çevredekiler de alışmışlar bu duruma o yüzden pek kimse kafasını çevirip bakmıyordu olan bitene. Hakikaten de bir süre bekledikten sonra bu ikisi hiçbir şey olmamış gibi doğruldular satırın ortasında ve birbirlerine iltifatlar yağdıraraktan geçtiler yerlerine.
- İlginç…
- Daha sonra, birkaç cümle ötedeki aşık olduğu tırnak işareti ile bir türlü kavuşamayan bir, iki nokta üst üstenin satırın sonunda yaptığı intihar şovu yüzünden beklemek zorunda kaldık. Daha sonra…
- Tamam tamam ne ben sormuş olayım ne de sen anlat. Anlattıklarına bakılırsa sen erken bile gelmişssin vallahi. Hadi geç artık yerine parantezi daha fazla bekletmeyelim
Ekleyen : notbak.com