Eser elementler
Eser elementler
1-Eser elementlere günlük ihtiyaç fazla değildir.
2-Enzim tepkimeleri için esas olanlar eser elementlerdir. Bu tepkimelerde üç farklı şekilde yer alırlar.
i. Enzim tarafından katalizlenen kimyasal tepkimenin yapısında yer alır ve enzimin reaksiyon hızını arttırır.
ii. Substrat veya enzimin aktif merkezi ile kompleks yapar. Bu durumda ikisi de aktif hâle gelir.
iii. Bazı hallerde katalitik faaliyetin bir safhasında elektron alırlar.
Eser elementlere aşağıdakilere örnek verebiliriz;
Demir, Krom, Bakır, Arsenik, İyot, Silisyum, Manganez, Kalay, Çinko, Nikel , Molibden, Vanadyum, Selenyum, Kobalt, Flor
a) Demir ( Fe )
Oksijen taşıyan proteinler olan hemoglobin ve miyoglobinin yapısında yer alır.
Mitokondrial proteinlerin yapısında görülür.
Bundan başka; demir emilimi için önemli, demirli bir protein olan "Ferritin" in yapısına katılır.
Demir ihtiva eden enzimlere örnek olarak;
H2O2 'nin yıkımında görev alan katalaz,
Peroksitlerle organik bileşiklerin tepkimelerini hızlandıran peroksidaz,
Besinlerden gelen elektronla oksijenin suya redüksiyonunu katalizleyen sitikrom oksidaz verilebilir.
Demir-sülfürlü enzimlerse hayvanlar, bitkiler ve bakteri hücrelerinde elektron taşınmasında görevlidirler.
Demir eksikliği; fazla miktarda kuvvetli karbonhidrat (şeker, nişasta gibi) ve sütlü beslenmede, kan parazitlerinde ve aşırı kanamada görülür.
Bu durum; kansızlığa, halsizliğe ve zeka geriliğine neden olur.
b) Bakır ( Cu )
Sitikrom oksidaz enziminin aktivitesinde demirle birlikte rol oynar. Bu aktivitedeki görevi Cu+ ve Cu++ haline dönüşerek elektronu oksijene taşımaktadır.
Lizil oksidaz enziminin aktif grubunda yer alır. Bu enzim, "kollajen" ve "elastin" polipeptitleri arasında çapraz bağlar yapılmasına yardım eder.
Bunun yanında; katalaz, feniloksidaz ve aksorbik asit oksidazın yapısına katılır.
Demirin vücutta düzenli bir şekilde kullanılması için de gereklidir. Bakır olmazsa demir hemoglobine bağlanmaz.
Yumru ve yapraklı sebzeler, süt, karaciğer, nohut, bakla, ceviz, fındık önemli derecede bakır içerir.
Bakır ince bağırsaktan emilir.
Vücutta en çok bakır içeren dokular sırasıyla karaciğer, kalp, beyin ve böbrektir.
Hayvanlarda bakır eksikliğinde kollajen ve elastin polipeptitleri arasındaki bağlar yapılamayacağından damarlarda kopma ve çatlama görülür.
Bağırsaktan bakır emiliminde bir hata oluşursa "Menkes Sendromu" ortaya çıkar. Bu hastalıkta plazmada bakır ve bakır oksidaz düzeyi düşüktür. Büyüme yavaşlar, vücut ısısı düşer, saçlar ağarır ve beyinde dejenerasyon meydana gelir.
Bakır eksikliği kalp hastalığı riskini azaltır.
Bağırsaktan bakır emilimi artarsa "Wilson hastalığı" görülür. Bakır, beyin ve karaciğerde yığılır. Normalde dışkıyla ve çok azı idrar ile atılır.
Bakır içeren kapların yemek hazırlanmasında ve servisinde kullanılması "bakır zehirlenmesi" ne neden olabilir. Bulantı, kusma, midede yanma ve diare bakır zehirlenmesinin belirtileridir.
c) İyot ( I )
Tiroid bezinden salgılanan tiroksin hormonu için gereklidir.
Deniz ürünlerinde; özellikle süngerlerin spongiolinden yapılmış iskeletlerinde bulunur.
Brom, klor, nitrat, perklorat ve rhodanid, iyodun yerine geçerek fizyolojik iyon noksanlığına neden olur.
Thioüre, thiourasil, sulfaguanidin ve lahanadaki thiokasalidan, tiroid bezindeki tirozin oksitlenmesini ve iyotlanmasını önleyerek rahatsızlıklara sebep teşkil eder.
Bu durumlarda tiroid aşırı büyüyerek guatr hastalığını meydana getirir.
Embriyonik ve gençlik devrelerinde iyot eksikliği cücelik ve zeka geriliğini (keratinizmus) ortaya çıkarır.
Ergenlerde iyot eksikliğinde ise "miksödem" hastalığı görülür.
Fazla iyot "Gravez (Basedow) hastalığı" nı ortaya çıkarır.
d) Manganez ( Mn )
Manganez, bağ ve kemik dokusu oluşması, büyüme ve üreme fonksiyonları, karbonhidrat ve lipid metabolizması, protein sentezi, mukopolisakkarit üretimi ve fosforilasyonda rol oynar.
Ceviz, fındık, tahıl ve sebzelerde oldukça yaygın; et, balık gibi besinlerde düşük miktardadır. Bu bakımdan insan ve diğer memeliler manganezi daha çok bitkisel besinlerle alırlar.
Özellikle çay manganez bakımından zengindir.
Manganez, en yaygın biçimde mitokondrilerde yer alır. Bu nedenle, mitokondrice zengin hücreler fazla manganez içerirler.
Manganezin aktivite ettiği enzim grupları arasında hidrolazlar, kinazlar, dekarboksilazlar ve transferazlar bulunur.
Manganez başlıca arginaz, pirüvatkarboksilaz, süperoksit diomütaz, fosfataz adlı enzimler için yapı taşıdır.
Manganez, dişide normal fertilite için gerekli olup erkekte manganez eksikliği spermatogenezi bozarak kısırlığa yol açar.
Bundan başka manganez eksikliğinde gözlenen başlıca bulgular; kan pıhtılaşma kusurları, hipokolesterolemi, dermatit, hipokalsemi, hiperfosforomi ve alkalen fosfataz aktivitesi yükselmesidir.
Madenciler, ilaç endüstrisi çalışanları, seramik ve cam işçileri ve gıdasına manganez eklenenlerde görülen kronik mangan zehirlenmesi şizofreniye benzer psikiyatrik etki yapar. Parkinson hastalığına yakın nörolojik bozukluklar ortaya çıkarır.
e) Çinko ( Zn )
Çinko yaklaşık yüz enzimin yapısal komponentidir.
Bu enzimlerden bazıları; karbonik anhidraz, alkalen fosfataz, RNA ve DNA polimerazlar, timidin kinaz, karboksipeptidazlar ve alkol dehidrojenazdır.
Bu enzimler incelendiğinde, çinko genelde enzimin aktif bölgesinde bulunmuştur.
İki yüzyıldan bu yana bilinen ve sayısız araştırmanın kanıtladığı bir bulgu, çinkonun önemli bir yara iyileştirici olduğudur. Bu araştırmalar, çinkonun bağ doku biyosentez ve bütünlüğünde önemli bir eleman olduğunu kanıtlamıştır. Bu nedenle, gıda ile yeterli çinko alınması, özellikle cerrahi girişim sonrası olgularda önem taşır.
Çinko, protein ve nükleik asit yapılarını moleküler düzeyde stabilize eder.
Subsellüler organellerin bütünlüğünü korur.
Taşıma olaylarına katılır.
İnsülin hormonu vücutta çinko olarak depolanır.
Dildeki tat alma reseptörlerinin ve nazal boşluktaki koku alma reseptörlerinin düzenli bir şekilde çalışmasını sağlamak çinkonun görevidir.
Vücutta çinkosu fazla dokular arasında prostat, semen, karaciğer, böbrek, retina ve kemik başta gelir.
Et, balık ve süt ürünleri gibi proteinli besinler, çinko bakımından zengindir.
Fazla protein çinko emilimini arttırırken, yetersiz protein engeller.
Bitki ve tahıl tanelerinin fitatları, selüloz, hemiselüloz çinko emilimini azaltırlar.
Bunun yanında kalsiyum, fosfor, flor ve bakır fazlalığı çinkonun bağırsaktan emilebilecek miktarını azaltır.
Gebelikte fetüs anneden çokça çinko çeker. Bu anne adayına koruyucu olarak folik asit ve vitamin B12 verilmesi, çinko emilimini azaltarak çinko eksikliğini daha da ağırlaştırır.
Yanıklarda çinko yiter ve bu yüzden yanığın iyileşmesi gecikir.
Travma ya da önemli ameliyatlarda da çinko kayıpları önem kazanır
ve bu gibi hallerde çinko eksikliği ortaya çıkabilir.
Çinko eksikliğinde gözlenecek başlıca bulgular şöyle sıralanabilir;
Çocuk ve gençte büyüme geriliği
Erkekte hipogonadizm
Hafif dermatit
İştahsızlık ve kilo kaybı
Yaraların geç iyileşmesi
Karanlığa uymada anormallik
Zayıflamış bağışıklık
f) Molibden ( Mo )
Ksatin oksidaz, nitrat redüktaz ve hidrojenaz gibi flavinli enzimlerin yapısına katılır.
Azot bakterilerinde havadaki azotun bağlanmasını sağlar.
Geviş getirenlerde işkembe bakterilerinin gelişimi için önemlidir.
Molibden her gün yeterli miktarda alınır; eksikliği hemen hemen söz konusu değildir.
Fazla alındığında anemi, iskelet ve kas bozuklukları görülür.
Molibden demirin hemoglobin yapımında kullanılmasını önler.
Ekleyen : notbak.com