Bulmaca Sözlüğü (Y Harfi)
Bulmaca Sözlüğü
Hızlı Aramalar için : Ctrl + F tuşundan sonra aradığınız sözcüğü yazıp ara diyebilirsiniz.
Y
Yaban armudu. : AHLAT
Yaban gülü.: NESTEREN
Yaban havucu.:KARAKAVZA
Yaban kazı. : LÖKEŞE: SAKARMEKE
Yaban kedisi.:GAPAR. SELO
Yaban mersini. : KEÇİ YEMİŞİ
Yaban sümbülü adıyla da bilinen bir kır bitkisi.:KEDİNANESİ
Yaban tere'si. : HOROZCUK
Yabancı devlet elçiliklerine ait arabaların plakalarında kullanılan kısaltma.Kor diplomatik.:CD
Yabancı korkusu.XENOFOBİ
Yabancı ülkelerde okuyacak öğrenciler için gönderilen kabul belgesi. : AKSEPTANS
Yabancı ülkelerde,doçent olmak için sınav vermiş kimse,doçent.:AGREJE
Yabancı,gurbette yaşayan,garip. : ELGİN
Yabancı. : YAD : ÇITAK
Yabancılara tanınan ayrıcalıklar.:KAPİTÜ LASYON
Yabancılık.:EGZOTİZM
Yabani dişi eşek. :ANE
Yabani elma. : ACUK
Yabani ıspanak. : SİRKEN : PAZI
Yabani mercanköşk.: FARE KULAĞI
Yabani yonca,tirfil. : KORUNGA
Yabani zeytin : DELİCE
Yadırganacak yönü olma,gariplik,tuhafl ık.:GARABET
Yadigar.:BERGÜZAR
Yağ çözeltisi. : MİSEL
Yağ dokusunun,bulunduğu yerde büyümesiyle oluşan zararsız ur.: LİPOM
Yağ,un ve et suyu katılarak hazırlanan özel sos.:VELUTE
Yağda kızartılarak,üzerine şeker yada şerbet dökülen bir hamur tatlısı. : LALANGA
Yağı alınmış sütten yada yoğurttan yapılan peynir. : KEŞ
Yağı alınmış sütten yapılan ve çökelek de denilen peynir. : EKŞİMİK
Yağmur çisentisi. : REŞ
Yağmur damlası.:JİK
Yağmur kuşu. : KALİNİS
Yağmur,soğuk gibi dış etkilere karşı başa geçirilen,giysiye dikili veya ayrı olarak kullanılan başlık.: KUKULETA
Yağmur. : BARAN
Yağmurluk.:TRENÇKOT
Yağsız ve mayasız hamurdan yapılan ve külde pişirilen çörek.:KETE
Yahudi dinsel törenlerinde kullanılan yünlü veya ipekli şal. : TALET
Yahudi tapınağı. : SİNAGOG : HAVRA
Yahudilerde Tevrat'ın gizli anlamlarını araştırma işi.: KABALA
Yahudilerin,Yahudi olmayan kişi ve kuruluşlara verdikleri ad. : GOY
Yahudiliğin simgesi olan yedi kollu şamdana verilen ad.:MENORA
Yakalama,tutma,ele geçirme. ERDEST
Yakanın devrik bölümü. : KLAPA
Yakarca. : TATARCIK
Yakarı. : DUA
Yakası kürklü ve kolsuz kaput. : ŞİNEL
Yakası kürklü ve kolsuz kaput.:ŞİNEL
Yakasız erkek gömleği. : MİNTAN
Yakıcı. : SUZAN
Yakın arkadaşları tarafından Stalin'e verilen ad.:KOBA
Yakışıksız ve saygısızca davranan.: DENSİZ
Yakışır,yerinde,uygu n. : REVA
Yakıt. : MAHRUKAT
Yaklaşık 12.000 yıl önce Pasifik'e gömüldüğüne inanılan,insanlığın ve uygarlığın anayurdu sayılan kıta. : MU
Yaklaşık 12.000 yıl önce Pasifik'e gömüldüğüne inanılan,insanlığın ve uygarlığın anayurdu sayılan kıta.:MU
Yaklaşık 3cm genişliğinde yumuşak,kösele şerit.: VERDELA
Yakup Peygamberin karısı.:LEA
Yalan dolan.:KATAKULLİ
Yalancı safran.:ASPUR
Yalancı,hileci.:KALT ABAN
Yalanlama.: TEKZİP
Yalanlar ve hikayeler uydurmaya yol açan yapısal eğilim. Yalan söyleme hastalığı. : MİTOMANİ
Yaldızlama.: TEZHİP
Yaldızlı. : DORE
Yalınayak kimse. ALTABAN
Yalıtılmış.:İZOLE
Yalıtkan. : İZOLATÖR
Yalman. : SARP
Yalnız atomlarının kitleleri yönünden farklı olan aynı kimyasal element.:İZOTOP
Yalnız baş harflerle yazılan kısa imza. ARAF
Yalnız başına ilerleyen ve öbür hastalıklı durumlara bağlı olmayan hastalık. : İDİOPATİ
Yalnız bir giysilik dokunmuş,üstün nitelikte kumaş parçası. : KUPON
Yalnız erkek bireyler veren döllenmesiz üreme.: ARENOTOKİ
Yalnız güldürmeyi değil,daha çok düşündürmeyi ve yergiyi amaçlayan mizah.:KARAMİZAH
Yalnız iki geniş yüzü testere ile düzeltilmiş tahta.:BUL
Yalnız pruva direği kabasorta,öbür direkleri sübye donanımlı olan,genellikle üç direkli yelkenli gemi.:NAVİ
Yalnız tabanı bulunan,ayağa kordon ve kayışla bağlanan açık ayakkabı. ANDALET
Yalnız,tek,sırf. : SALT
Yalnızlık korkusu. : EREMOFOBİ
Yaltakçı. ALKAVUK
Yalvarma,dua. : NİYAZ
Yan etki.:KOMPLİKASYON
Yan gelip yatma. : KEKA
Yan tutularak çalınan,orkestrada yer alan bir üflemeli çalgı.: FLÜT
Yan yan giden.:ÇALIK
Yan yana konmuş iki küçük davuldan oluşan ritim çalgısı.:BONGO
Yan yana tutturulmuş iki kamış düdükten yapılmış çifte kaval.: ARGUN
Yan,taraf,cihet.:CAN İP
Yan.:BÖĞÜR
Yanağın alt kısmı. : ENEK
Yanardağ ağzı. : KRATER
Yanardağ kayalıkları arasında bulunan bir feldispat türü. : TRAKİT
Yanardağlardan fırlayan parça.:LAPİLLİ
Yanarken güzel koktuğu için tütsü olarak kullanılan bir ağaç.:ÖD
Yandan görünüş. : PROFİL
Yandığında renkli ve parlak ışıklar saçan,şenlik gecelerinde yakılan havai fişek.: MAYTAP
Yangın bombalarının doldurulmasında kullanılan bir madde.: NAPALM
Yangın çıkarma saplantısı olan.: PİROMANİ
Yankı bilimi. : AKUSTİK
Yankıca.:EKOLALİ
Yanlış kelime,yanlış söz. : GALAT
Yanmış kömür tanesi.:CEMRE
Yansıca. : EKOPRAKSİ
Yansıma,yankı,inikas . :AKİS
Yansıma.,piyasada etki. : İNİKAS
Yapağı veya keçi kılının dokunmadan,yalnızca dövülmesiyle elde edilen kaba kumaş.:KEÇE
Yapağıdan elde edilen,eczacılıkta ve parfümeride kullanılan,sarımtıra k renkte bir yağ.:LANOLİN
Yapan,işleyen.:FAİL
Yapay dokuma ipliği.: ORLON
Yapay reçine.(Formaldehit ile fenolün yoğunlaşması sonucu elde edilir.) : BAKALİT
Yapı çıtası.:BAĞDADİ
Yapı vs yapımında kullanılacak çakılları,taşları elde etmek için,büyük kayaları kırıp ufalamaya yarayan makine.: KONKASÖR
Yapıda kullanılan dört köşe veya yuvarlak,kalınca sırık.: MERTEK
Yapılabilirlik.:FİZİ BİLİTE
Yapılarda gereç taşımak için kullanılan,dört kollu ve iki kişinin taşıdığı tahta araç.:TESKERE
Yapılarda yayvan kemer. EPET KULPU
Yapıların duvar ve tavanlarına süslemeler yapan usta,bezekçi.:NAKKAŞ
Yapıların kaba ağaç ve tahta işlerini yapan kimse. ÜLGER
Yapıların üst katlarından ana duvarların dışına,sokağa doğru çıkıntı yapmış balkon.:CUMBA
Yapılması zorunlu olan.:FARZ
Yapısal.: STRÜKTÜREL
Yapışık,ikiz meyve.: ÇATAK
Yapışkan çamur.:BALÇIK
Yapma boyaların yapımında kullanılan bir madde.: ANİLİN
Yaprak hamuru(milföy) ile hazırlanan bir çeşit soslu börek.:VOLOVAN
Yaprak sapı. : ANAK
Yaprak sigara. İGAR
Yaprak.: VARAK
Yaprakları çay gibi haşlanarak içilen bir Güney Amerika bitkisi.: MATE
Yaprakları sebze olarak yenen bir bitki.:LABADA
Yara izi. : NEDBE
Yara.:CERİHA
Yaradılış,huy,karakt er.: SECİYE
Yaradılış. : HİLKAT : CİBİLLİYET
Yaralama.:CERH
Yararlanan. : MÜSTEFİT
Yararlı. : NAFİ
Yarasa,gece kuşu. : VATVAT
Yaraşırlık. : LİYAKAT
Yaratan.: SANİ
Yaratıcılığa dayanmayan,el melekesi ile yapılan iş.: RUTİN
Yaratılmış bütün canlılar.:ENAM
Yardakçılar:. AVENE
Yardım amaçlı,eğlenceli toplantı. : KERMES
Yardım etme. : MUAVENET
Yardım. : İANE
Yardımcı. : YARDAK : YAMAK : EL ULAĞI : YAVER
Yargıcı. : FATALİST
Yarı kömürleşmiş bitki yakıtı. : TURBA
Yarı kuru toprak. : ALAKUR
Yarı yaş,yarı kuru nemli toprak. : ALATAV
Yarı yavaş anlamında müzik terimi,adagio ile antantino arası.:ANDANTE
Yarı,yarım. : NISIF
Yarık,çatlak. : ŞAK
Yarık,gedik. : YARA
Yarık,yırtık.:YİRİK
Yarıldığında tohumların ortaya çıktığı kabuk.:ÇENET
Yarım baş ağrısı. : MİGREN
Yarım gün. : PARTTAYM
Yarım ipekli,bürümcük türü bir kumaş.:HELALİ
Yarım kafiye.:ASONANS
Yarım kilogramlık bir ağırlık ölçü birimi.: LİBRE
Yarım ton ince ses. : DİYEZ
Yarış atlarının bakımıyla yükümlü ve antrenman için zaman zaman onlara binebilecek yetenekte seyis.:APRANTİ
Yarış teknesi.: ŞARPİ
Yas havalarına uygulanan bir halk ezgisi. : LELEMENDİ
Yasaklama,engelleme. : MEN
Yasalar. : KAVANİN
Yasemin yaprağı. : BERKİ SEMEN
Yassı gümüş külçesi. : LAVAŞA
Yassı uçlu büyük iğne.:ÇUVALDIZ
Yassı ve büyük yemek tabağı. : PİYATA
Yassı ve dar biçimli metal parça :LAMA
Yassı ve düz taş.:KAYRAK
Yassı,basık. AT
Yaşama veya iş görme isteğini yitirmiş.:BEZGİN
Yaş***** ilişkin bilgiler,Herodotos'a ve Firdevsi'nin Şehnamesine dayanan,İranlıların efsanevi hükümdarı. : FERİDUN
Yaşamından umut kesilen,öleceği kesinlikle bilinen bir hastanın acısını bir an önce dindirmek amacıyla ve hastanın isteği üzerine doktorlar tarafından öldürülmesi. : ÖTANAZİ
Yaşatkan sinir sistemini oluşturan iki sistemden biri. : PARASEMPATİK
Yaşça yakın,boydaş,yaşıt.: ÖĞÜR:AKRAN
Yaşlanmak. :FARIMAK
Yaşmak.:BÜRGÜ
Yat limanı. : MARİNA
Yatak doldurmaya yarayan yün,pamuk,kıtık gibi şeyler.:İÇİRİK
Yatar koltuk. ULMAN
Yatay güneş saati,yükseklik tahtası.:BASİTA
Yatay güneş saati. : BASİTE
Yatay güneş saati.:BASİTE
Yatay. : UFKİ
Yatırılmış sermayenin,bir kuruluşun veya bir yatırım konusunun gelir sağlayabilme olanağı,verimlilik.: RANTABİLİTE
Yatırım,mevduat.: PLASMAN
Yatıştırıcı.: MÜSEKKİN
Yatsı namazından sonra kılınan üç rekat namaz. : VİTİR
Yavan,tatsız.:ZIRTLA K
Yavaş,ağır anlamında kullanılan müzik terimi. : ADAGİO
Yavru.:BALA
Yavşan otu da denilen mavi ve beyaz renkte çiçekler açan bir bitki. : VERONİKA
Yay çizer. : PERGEL
Yay.:ZEMBEREK
Yaya kaldırımı. : TROTUAR
Yaygın medya kuruluşlarına giremeyen veya girmek istemeyenlerin çıkardığı dergilere verilen ad.: FANZİN
Yayılma. : TAAMMÜM
Yayımlayan. : TABİ
Yayla çiçeği. : AMBERİYE
Yayla evi : KOM
Yayla veya bahçe kulübesi,/ küçük köy. : TOL
Yayla. : PLATO
Yaylı at arabası. : BRİK
Yaylı bir pensle tutturulmuş küpe,iğne vs.: KLİPS
Yaylı kerevet. : SOMYA
Yayvan sepet. : SELE
Yaz aylarında giyilen bol ve geniş dikimli astarsız hafif ceket.: KANADİYEN
Yaz mevsimi.: TABİSTAN
Yaz mevsimi.: TABİSTAN
Yazarı bilinmeyen,anonim. : LAEDRİ
Yazı bilgisi. : GRAFOLOJİ
Yazı ile bildirme. : İŞAR
Yazı ve müzikte alışma ve öğrenmek için yapılan çalışma,el çalışması.: MEŞK
Yazı veya konuşmada bir düşüncenin kesintisiz gelişimi,uzun ve tumturaklı konuşma.:TİRAD
Yazı veya resim başlığı.:ANTET
Yazı yazan,bir yazıyı kaleme alan kimse.:REDAKTÖR
Yazı yazma,kaleme alma.:REDAKSİYON
Yazıcı uç adı verilen ve gölgesi düzlemsel bir yüzeye düşen basit bir çubuktan oluşmuş ilkel güneş saati.:GNOMON
Yazılı kağıt. : KETAL
Yazılmış bir metin üzerinde gereken düzeltmeleri yaparak yazıyı yayıma hazır duruma getirme.: REDAKSİYON
Yazılmış,yazılı. : MUHARRER
Yazım.:İMLA
Yazın güneş bulut arkasında kaldığında oluşan gölgeli durum.:ALAGÜN
Yazın,edebiyat. : LİTERATÜR
Yazınsal.:EDEBİ
Yazıtbilim.:EPİGRAFİ
Yazlık davar ağılı: ÇALAMAR
Yazma yitimi.: AGRAFİ
Yazma yitimi.Ellerde ve parmaklarda hiçbir sakatlık olmamasına rağmen ruhsal nedenlerle yazma yetisini yitirme. : AGRAFİ
Yedek.: REDİF
Yedi Osmanlı saltanat sancağından birinin adı. : AKALEM
Yelken açma komutu. : AMORA
Yelken bağı.:CAMADAN
Yelken devrinde muhabere ve irtibat hizmetlerinde kullanılan hızlı ve hafif gemi. : AVİZO
Yelken gemilerine mizana direği denilen kıç direkte eğik duran bayrak sereni. : GİZ
Yelken indirme.(Fora karşıtı). : MAYNA
Yelkenin ucunda ip geçirmek üzere yapılmış göz.:MATA
Yelkenlere açılan deliklere ve halat ilmiklerine geçirilen metal halka. : RADANSA
Yelkenleri germe veya gevşetme işlemi : TİRAMOLA
Yelkenlerin iç yanları. : ALABANDA
Yelkenlerin indirilmesi için verilen komut.: AMORA
Yelkenli gemilerde yelken açmak için kullanılan, yatay bağlanmış, uçları ince göndere verilen ad. : SEREN
Yelkenli bir tekne. : KEÇ
Yelkenli gemilerde arka direk.: MİZANA
Yelkenli gemilerde gabya çarmıklarını ana direğe bağlayan kısa çarmıklar. : RİLİ
Yelkenli gemilerde gabya çarmıklarını ana direğe bağlayan kısa çarmıklar.:RİLİ
Yelkenli gemilerde gabyarların direklere çıkması için verilen komut.: ARİVA
Yelkenli gemilerde iki direk arasına gerilen üçgen yelken. : VELENA
Yelkenli gemilerde pruva direğinin en altta bulunan ana sereni ve bu serene bağlanan yelken.:TRİNKETA
Yelkenli gemilerde serenlerle donanımlarının bakımıyla görevli tayfa.: GABYAR
Yelkenli ve kürekli eski bir gemi türü.:ÇEKTİRİ
Yelkenli yük teknesi. : SALAPURYA
Yellenme. : ZARTA
Yelve. : FLURYA
Yelyutan'da denilen bir kuş.: SAĞAN
Yemek altı. : ORDÖVR
Yemek bilgisi. : GASTRONOMİ
Yemek listesi. : MÖNÜ
Yemek pişirmek için kullanılan ızgaralı,ayaklı taşınabilir ocak.: MALTIZ
Yemek. : AŞ:TAAM
Yemeklere,çorbalara ve salatalara mayhoş bir tat vermesi için katılan ve narın kaynatılması ile elde edilen bir çeşit pekmez.:NAR EKŞİSİ
Yemekten önce,genellikle tuzlu çerezle alınan,çoğunlukla damıtık alkollü içki.:APERİTİF
Yemen ve Etiyopya'da yetişen,yaprakları uzun süre çiğnenince sarhoşluk veren bir ağaç.:KAT
Yemin. : ANT : KASEM : İLA
Yemiş.:BAR
Yengeç. : SERETAN
Yeni çıkmaya başlamış ekin. : FİREZ
Yeni doğmuş çocuk. : NEVZAT
Yeni ve parlak.: ÇİL
Yeni Zelanda plakası. : NZ
Yeni Zelanda'da yaşadığı bilinen soyu tükenmiş bazı uçamayan kuş türlerinin ortak adı.:MOA
Yeni Zelanda'nın nemli ormanlarında yaşayan,yeşilimsi papağan.: KAKAPO
Yeni Zelanda'nın yerli halkı.:MAORİ
Yeni,çok yeni olan şey.:NEVİN
Yeni.:CEDİT
Yeniçeri kuruluşunda görevi alaylarda selam törenlerini düzenlemek ve yönetmek olan subay. DABAŞI
Yeniçeri ocağına yeni girmiş delikanlı.:CİVELEK
Yeniçerilere verilen üç aylık ücret.: ULUFE
Yeniçerilerin kayıtlı olduğu defter.: ESAME
Yeniden canlandırma,diriltme . : İHYA
Yeniden geri alım vaadiyle satış anlaşması.:REPO
Yer bilimi.:JEOLOJİ
Yer değiştiren maldan alınan vergi.Osmanlılarda gümrük vergisi. : BAÇ
Yer eksenli yörünge üzerine,deneme uyduları yerleştirmek amacıyla geliştirilmiş Avrupa uzay füzesi.:ARİANE
Yer fıstığı. : ARAŞİT: KİKİRİK
Yer jimnastiğinde,vücudu n yatış pozisyonundan ayaküstü duruma geçme hareketi.: KİPE
Yer kabuğunun maddesi. : KAYAÇ
Yer kırığı,fay. : ESİK
Yer mantarı,domalan. : KEME
Yer mantarı,keme. : DOMALAN
Yer mantarı.: KEME
Yer ölçmeye yarar düğümlü ip.:GEZ
Yer ölçümünde uzaklık saptama,hizalama işlemlerinde kullanılan beyaz ve kırmızı şeritler halinde boyanmış ağaç veya metal çubuk. : JALON
Yer sarsıntılarının oluş kökenini,deprem işleyişini,boyutunu, etkilerini ve alt yapısını araştıran jeofiziğin bir alt kolu. : SİSMOLOJİ
Yer yuvarlağının yıl içinde Güneşe en uzak olduğu nokta. : AFEL
Yer. : MAHAL
Yerbilimde tekne.: İNEÇ
Yerdeki çamuru kazımak için bir değneğin ucuna geçirilen yassı demir.:CEMEK
Yerdeki karın yüzünde buz tutmuş olan tabaka. : KÖREŞE
Yerden sıçrayan çamur. : ZİFOS
Yere çakılan kısa ve kalın kazık.:ÇAKAK
Yergi ile ilgili.: SATİRİK
Yergi,mizah. : SATİR
Yerin iç yapısı ile yerin sarsıntı ve yük altında dinamik davranışını araştıran bilim dalına verilen ad. : JEOFİZİK
Yerin üst yapısı ve yerin geçirdiği evrimleri ve değişimleri inceleyen bilim dalı. : JEOLOJİ
Yerinde bırakma. : İPKA
Yerinde duramayan kimse,yönlendirme. : AJİTE
Yerine koyma.: TELAFİ
Yerleştirme. : TABİYE
Yerme. : KOV
Yeryüzünde yalnız Birecik'te Fırat vadisini çeviren kayalarda yaşayan uzun gagalı bir kuş.:KELAYNAK
Yeşil abanoz. : İPE
Yeşil abanozun öteki adı.:AKAMPSİS
Yeşil ırmağın bir kolu. : TERSAKAN
Yeşil ırmak'ın antik dönemlerdeki adı. : İRİS
Yeşil ve pembe dalgalı sedef.:ARUSEK
Yeşile çalan toprak rengi. :HAKİ
Yeşilırmak deltasının kuzeydoğu kesiminde, yüzlerce kuş türünü barındıran küçük göl. : SİMENLİK
Yeşille lacivert arası renk.: ÖRDEKBAŞI
Yeter sayı. : NİSAP
Yeterli etkinliği olmayan,bir süre için,geçici.: PALYATİF
Yeterlilik belgesi. :BRÖVE
Yeterlilik. : KİFAYET
Yetimhane. ARÜLFÜNUN
Yetimler okulu. ARÜŞŞAFAKA
Yetişmemiş karpuz.: ŞALAK
Yetkili. : MEZUN
Yetkin,olgun. : KAMİL
Yıl aşırı,iki yılda bir.:BİENAL
Yılanbalığıgillerden ,Avrupa kıyılarında yaşayan,eti lezzetli büyük bir balık.:MAGRİ
Yılanbalığına benzer,eti lezzetli bir balık. : KUFA
Yılanbalığına benzer,yırtıcı,eti beyaz,göğüs yüzgeci olmayan deniz balığı. : MURANA
Yılancık da denilen,el,ayak ve yüzde kızartı ve şişmelerle kendini gösteren hastalık.:ALAZLAMA
Yılankavi. : HELEZONİK
Yıldırım. : SAİKA
Yıldız çiçeği. : DALYA
Yıldız falcılığı.:ASTROLOJİ
Yıldızların yüksekliğini ve açı uzaklığını gözlemeye yarayan alet. : OKTANT
Yıldızların yüksekliğini ve açı uzaklığını gözlemeye yarayan alet. KTANT
Yırtıcı bir kuş. : BALABAN
Yırtıcı kuşlardan bir doğan çeşidi.:ÇAKIRDOĞAN
Yırtık,yarık.:ÇAK
Yısa veya laçka edilmekte olan bir halatın ve zincirin kısa bir süre elde tutulup bırakılmaması için verilen emir. : AGANTA
Yiğit,cesur,bahadır. :KELEŞ
Yiğit.:CİVANMERT
Yiğitlik,kahramanlık .:CELADET
Yiğitlik,yararlılık. :BESALET
Yirminci asır başlarında ev içi sahneleri canlandıran ve ev yaşamını konu alan resim tarzına verilen ad. : ENTİMİZM
Yiyeceği ortaklaşa sağlanan toplantı. : ARİFANE
Yiyecek,içecek şey.: AZIK
Yiyecek,içecek,özell ikle ekmek : NİMET
Yiyecek. Azık. : NEVALE
Yiyecekleri dondurarak saklayan buzdolabı. İPFRİZ
Yiyecekleri önce una ve yumurtaya,sonra istenirse galeta ununa bulayıp kızartmak. ANE
Yiyen,yiyici kimseler. : AKİLE
Yiyicilik,rüşvet alma. : İRTİKAP
Yoga felsefesini uygulayan derviş.:YOGİ
Yoğrularak yuvarlanmış topak edilmiş bulgur. : TAPAŞ
Yoğun. : KESİF
Yoğunlaç. : KONDANSATÖR
Yoğunluğu çok düşük cam, vernik, kauçuk veya köpük görünüşünde lastiğe benzeyen madde.: POLİÜRETAN
Yoğunluk ölçer. : DANSİMETRE
Yoğurt,pekmez gibi koyu şeyleri suyla inceltmek,sulandırma k. : ÖZEMEK
Yoğurtlu yumurta yemeği.:ÇILBIR
Yok etme,kökünü kurutma. : ERADİKASYON
Yok olma,yok edilme.:ZEVAL
Yoksul,çıplak,saf,sa f ırk.: ARİ
Yol bakımı ve kontrolü için demir yollarında kullanılan küçük araba.: DREZİN
Yol çukuru.:KASİS
Yol kontrol ve bakımı için demiryollarında kullanılan küçük araba.: DREZİN
Yol üzerinde oluşmuş çukur.:KASİS
Yol ve tarla kenarlarında yetişen otsu bir bitki.: DEVEDİKENİ
Yol,yapı v.s. yapımında kullanılacak çakılları,taşları kırıp ufalamaya yarayan makine.:KONKASÖR
Yol. : RAH :TARİK
Yolcu. AFİR
Yolculukta veya askerlikte kullanılan,boyuna veya bele asılı olarak taşınan,genellikle aba veya deri kaplı,metal su kabı.:MATARA
Yollarda,toprak damlarda yeri bastırmak veya tarlalarda toprağı ezmek için gezdirilen taş silindir.:LOĞ
Yonga.: TALAŞ
Yontulmuş yapı taşı. : BİÇME
Yorgun,bitkin.:BİTAP
Yorumlama. : ŞERH
Yosma.:KOKET
Yosun sapçığı. : SETA
Yoz beğeni. :KİÇ : KİTCH
Yozgat ilinde ortaya çıkarılan ve Anadolu'nun tam bir kronolojisini göstermesi bakımından büyük önem taşıyan höyük. : ALİŞAR
Yozgat ilinde ünlü bir höyük.:ALİŞAR
Yön,taraf.:CİHET
Yönetici. : ZİMAMDAR
Yönetmelik.: TALİMATNAME
Yönlü bir eksen üzerinde bir noktanın başlangıç noktasına olan uzaklığının cebirsel değeri.:APSİS
Yöntem bilim. : METODOLOJİ
Yöntem,yol,usul.:RAC ON
Yudum.:CURA
Yugoslav ulusal dansı. : KOLO
Yumurta biçiminde olan,oval,beyzi.: SÖBE
Yumurta biçimli ve sekiz delikli bir flüt. : OKARİNA
Yumurta hücresinin embriyon oluşurken gelişerek aldığı ilk biçim,blastula.: MORULA
Yumurta sarısı,zeytinyağı ve limonla yapılan bir tür koyu soğuk salça.:MAYONEZ
Yumurta ve irmikle yapılan bir tatlı.:REVANİ
Yumurta verimi çok,genellikle beyaz tüylü bir tavuk ırkı.:LEGORN
Yumurta,süt ve un ile hazırlanan tatlı veya tuzlu hamur.:KREP
Yumurta,şeker ve un ile yapılan,yumuşak pasta. ANDİSPANYA
Yumurtadan yeni çıkmış civcivin ağzının kıyısında bulunan ve zamanla kaybolan sarı renk.:KEF
Yumurtadan yeni çıkmış ve henüz ayakları oluşmamış yavru kurbağa. : İRİBAŞ
Yumurtalarını ekin yapraklarına bırakan zararlı bir böcek. : SÜNE
Yumurtayı kabuksuz olarak kaynar suyun içerisinde pişirmek. OŞE
Yumuşak çelikten yapılmış üzeri kalay kaplı ince sac.:TENEKE
Yumuşak deri./ Üzerine saydam bir cila tabakası çekilmiş olan eşya. : GLASE
Yumuşak huylu.:HALİM
Yumuşak keçe. : FÖTR
Yumuşak ve gümüş rengi postu için avlanan kemirici bir hayvan. : ÇİNÇİLYA
Yumuşak ve hafif ,odunu doğramacılıkta kullanılan bir Afrika ağacı.: EKABA
Yumuşak ve hafif bir ipekli kumaş. : SÜRA
Yumuşak yer. : NAÇE
Yumuşak:. NAİM
Yumuşama. : DETANT
Yunan abecesinde bir harf.: TETA: ERA: GAMA: ALFA: DELTA : EPSİLON: BETA
Yunan barış tanrıçası. : EİRENE
Yunan dansı. : SİRTAKİ
Yunan felsefe okulu. : ELEA
Yunan mimarlığının üç biçeminden biri. : İON
Yunan mitolojisinde Afrodit'in gözdesi olan genç delikanlı.:ADONİS
Yunan mitolojisinde altın postu aramaya çıkan Argo gemisinin kaptanı.:İASON
Yunan mitolojisinde çok hızlı koşmasıyla tanınmış avcı kız.:ATALANTE
Yunan mitolojisinde Dionysos'un ceviz ağacına dönüştürdüğü Lakonia'lı genç kız.:KARYA
Yunan mitolojisinde doğa tanrıçası.: ARTEMİS
Yunan mitolojisinde doğa,vahşi hayvanlar,av,bereket ,erdenlik ve doğurganlık tanrıçasına verilen ad. : ARTEMİS
Yunan mitolojisinde dokuz sanat perisinden biri. : ERATO
Yunan mitolojisinde düz olduğuna inanılan yer çevresinde akan ırmak. KEANOS
Yunan mitolojisinde evlilik ve kadın yaşamının tanrıçası. : HERA
Yunan mitolojisinde intikam tanrıçası. : NEMESİS
Yunan mitolojisinde Odysseus'un eşi. ENELOPE
Yunan mitolojisinde savaş tanrısı.:ARES
Yunan mitolojisinde şafak tanrıçası. : EOS
Yunan mitolojisinde toprak ve tarım tanrıçası. : DEMETER
Yunan mitolojisinde tutku tanrıçası: ATE
Yunan mitolojisinde Zeus'un habercisi olan tek kanatlı zafer tanrıçası. : NİKE
Yunan mitolojisinde,kuğu kılığına giren Zeus'la karşılaşması bir çok sanatçıya esin kaynağı olmuş ünlü kadın.: LEDA
Yunan rakısı.: UZO
Yunan ulusal dansı. : ROMAİKA
Yunanistan'ın plakası. : GR
Yunanlı tarihçi Ksenophon'un Onbinlerin Dönüşü adıyla da bilinen ünlü eseri.:ANABASİS
Yunus balığının iri bir türü. : FALYANOS
Yunus balıklarının yetiştirildiği ve seyircilere gösteri yaptırıldığı deniz suyuyla doldurulmuş havuz. : DELFİNARYUM
Yurdumuzda da yaşayan bir tür yaban ördeği.: MEZGELDEK
Yurdumuzda da yaşayan ötücü bir kuş. : ÇÜTRE
Yurdumuzda kurulmuş 21 Köy Enstitüsünden biri. AVAŞTEPE:KEPİRTEPE.: AKSU:CİLAVUZ
Yurdumuzda yetişen meşe türlerinin uzunca,fındığa benzeyen,sert ve pürüzlü,bir yüksük içinde bulunan,tanen bakımından zengin meyvesi.: PALAMUT
Yurdumuzda yetişen sofralık bir üzüm cinsi. : HÖNÜSÜ
Yurdumuzda yetişen ve palaz'da denilen bir fındık cinsi. : AGRAP
Yurdumuzun bir çok yöresinde yaşayan küçük bir kuş: ALAMECEK
Yurdumuzun hemen her bölgesinde yaşayan ötücü bir kuş. : ÇIVGIN
Yurdumuzun orman alanlarında da yaşayan bir kuş.:TIRMAŞIK
Yurdumuzun sulak alanlarında kışlayan,küçük bedenli bir ördek cinsi. : SÜTLABİ
Yurdumuzun sulak alanlarında yaşayan yabani ördek cinsi.:YEŞİLBAŞ
Yurdumuzun sularında yaşayan ördeğe benzer bir kuş. : KİRİK
Yurt,baba ocağı gibi sevilen şeylerden ayrılmış olan,uzak kalmış olan.: CÜDA
Yurt,sıla özlemi. AÜSSILA
Yurtseverlik. : HAMİYET
Yutak yangısı. : FARENJİT
Yuva.: LANE
Yuvarlak ve bombeli bir tür şapka. : MELON
Yuvarlak ve bombeli bir tür şapka.:MELON
Yuvarlak ve yassı biçimli nesne,ağırsak.: KURS
Yuvarlak,yassı ve sipersiz başlık.: BERE
Yuvarsı kemer. : DOM
Yüce,kudretli : . BAYAR
Yüce,kudretli.:BAYAR
Yüce,yüksek. : ALİ
Yücelik,yükseklik. , : ULVİYYET
Yük asansörü.: ELEVATÖR
Yük treni. : MARŞANDİZ
Yüklük,yatak yorgan konulan yer. : MUSANDRA
Yüksek ve alçaktan mermi atabilen top ve havanların bazı özellilerine sahip kısa namlulu top. BÜS
Yüksek basınçlı atmosfer kütlesi.:ANTİSİKLON
Yüksek bir makama sunulan mektup yada dilekçe. : ARİZA
Yüksek dereceli devlet görevlileri ile elçilerin oturması için ayrılan konut.:REZİDANS
Yüksek ısıda pişirilmiş topraktan yapılan vazo,çanak,çömlek gibi nesne. : SERAMİK
Yüksek kabartma gibi bir zemine bağlı veya alçak kabartma gibi yassılaştırılmış olmayan,üç boyutta da gelişmiş olan heykelcilik yapıtı.:TAMOYMA
Yüksek makamlardaki devlet adamları.:RİCAL
Yüksek sesle inleme. : RENANET
Yüksek sesle yapılan çağrı,duyuru.,tellal la duyurma: CAR
Yüksek sosyete yaşamını seven.:MONDEN
Yüksek tepe,dağ.: KEPEZ
Yüksek,yüce.:BÜLENT
Yükseklik korkusu. : AKROFOBİ
Yükseklik. : İRTİFA: KOT
Yükselme,yücelme. : TEALİ
Yükselteç.:AMPLİFİKA TÖR
Yükselti.: RAKIM
Yükümlülük.:VECİBE
Yün eğirme aracı.:KİRMEN
Yün eğirmekte kullanılan çıkrığın adı.Pamuk ipliğini saran el çıkrığı. : ALAMİT
Yün kumaşların havlarına kıvırcık görünüm kazandırmak için yapılan uygulama: RATİNAJ
Yün veya pamuk gibi maddeleri tokmak ile kabartan kimse. : HALLAÇ
Yünden dokunmuş yaygı,kilim. İLİ
Yünden dövülerek yapılan kalın ve kaba kumaş. : ABA
Yünlü yada pamuklu bir dokuma. : ABADAN
Yünsü tüylü bir av köpeği cinsi.:BARBE
Yürek atışı. : DARABAN
Yürek darlığı.,aşırı sıkıntı,kaygı,bunalt ı. : ANKSİYETE
Yürek paralayan,tüyler ürpertici.:CANHIRAŞ
Yürüme korkusu.: BASİFOBİ
Yürürlükte bulunan antlaşmalara göre olması gereken veya süregelen durum : STATÜKO
Yürütme.:İCRA
Yürüyen merdiven. : ESKALATÖR
Yüz altı taşla oynanan bir oyun. : OKEY
Yüz güzelliği.:CEMAL
Yüz örtüsü. Peçe. : NİKAP : YAŞMAK : BÜRGÜ
Yüz,çehre,beniz.:BET
Yüzgeçleri dikenli ve zehirli bir balık.: BARSAM
Yüzgeçlerinde zehirli dikenleri bulunan,eti beyaz ve lezzetli bir balık.:İSKORPİT
Yüzme havuzu.PİSİN
Yüzölçümü. : MESAHA
Yüzü çiçek hastalığından kalma küçük yara izleri taşıyan,aşırı çiçek bozuğu olan kimse.:ÇOPUR
Yüzü yay biçiminde bir çeşit keser.:AYDEMİR
Yüzün rengi,bet beniz. : NEVİR
Ekleyen : dersimiz.com