Bulmaca Sözlüğü (D Harfi)
Bulmaca Sözlüğü
Hızlı Aramalar için : Ctrl + F tuşundan sonra aradığınız sözcüğü yazıp ara diyebilirsiniz.
D
Dadı. : TAYA
Dağ geçidi.: AŞIT
Dağ keçisi. : ELİK: YAĞMURCA
Dağ kırlangıcı da denilen küçük bir kuş. : EBREHE
Dağ kırlangıcı denilen küçük bir kuş ,Keçisağan.:EBABİL : EBREHE
Dağ lalesi.Manisa lalesi: ANEMON
Dağ servi'si. : SEDİR : ARAR
Dağ sırtlarında davarların yatırıldığı düz,rüzgar almayan kuytu yer.: ARKAÇ
Dağ sırtlarında geçit veren çukur yer.Dağ üzerindeki yüksek geçit. : BELEN
Dağ tavuğu. : ÇİL
Dağ yürüyüşü. : TREKKİNG
Dağcılık. :ALPİNİZM
Dağılma, : İNFİSAH
Dağıtıcı.:MÜVEZZİ
Dağıtım.:TEVZİ
Dağlarda yetişen,rengi hafif yeşil bir çeşit yaban soğanı.:KÖMÜREN
Dağların oyuk,kuytu yerleri.: KEPEZ
Dağlık yer.:CEBELİSTAN
Daha çok ayakkabı yapılan bir çeşit sağlam ve parlak kumaş.:KARAMANDOLA
Daha çok hayvan postundan yapılan bir başlık türü.:BÖRK
Daha çok kadınların bluz üzerine giydikleri yelek. : JİLE
Daha çok Karadeniz yöresinde giyilen bir tür erkek ayakkabısı. : ÇAPULA
Daha çok Nil ırmağında kullanılan bir tür küçük gemi. : FELUKA
Daha çok radyo ile yayımlanmak için hazırlanmış,genellik le güldürü niteliğinde kısa oyun. KEÇ
Daha çok tahıl tarlalarında görülen mor çiçekli bir bitki,mavi kantaron. / Peygamber çiçeğine verilen ad : BELEMİR
Daha çok Türkmen oymakları arasında rastlanan bir tür kukla oyunu. : KARAÇOR
Daha iyi. : EVLA
Daha sonra.:BİLAHARE
Dahi. : ÖKE
Dal ve budak kırpıntısı.:ÇIRPI
Dalan.,çıkar topluluğu. : LOBİ
Dalga dalga renkli çizgiler.:MENEVİŞ
Dalga. : TALAZ
Dalgalı parıltılar verilmiş olan bir tür kumaş,hareli kumaş.: MUARE
Dalla örtülü, çalı çırpıdan yapılmış kulübe,çardak. : ALACIK
Dallardan örülmüş büyük sepet.:ÇİTEN
Dalları çok çatallı ve sapları odunsu bir bitki.:ÇALI
Dalsız budaksız ağaç. : KABAŞ
Dalyanın kapak yeri.: BASARNA
Damak zevki olan.Yemekten ve içkiden anlayan,bunların tadına varabilen kimse. : GURME
Damar sertliği. :ARTERYOSKLEROZ
Damarlı ve yarı saydam bir taş,balgam taşı. : ONİKS
Damıtmaya yarar araç,damıtıcı.:İMBİK
Damla. : KATRE
Danışma kurulu.: ŞURA
Danışma.:İSTİŞARE
Danimarka,İsveç ve Norveç'in küçük para birimi. : ÖRE
Danimarka'nın para birimi.:KRON
Dans adımı. : EŞAPE
Dans düzenleme sanatı. : KOREOGRAFİ
Dantel ve nakış ipliği yumağı. :KUKA
Dar geçit,boğaz. ERBENT
Dar tentene. : OYA
Dar ve ensiz tahta.: TİRİZ
Dar ve kapalı yerlerde duyulan kaygı veya korku,kapalı yer korkusu.: KLOSTROFOBİ
Dar,uzun ve hafif bir yarış kayığı,kik.:FUTA
Darıdan yapılan şarabın kımızla karıştırılmasıyla elde edilen eski Türk içkisine verilen ad.: TARASUN
Datça'daki eski çağ kenti. : KNİDOS
Dava. : ARANÇ
Davar ağılı.:KOM
Davet eden,çağıran. : DAİ
Davranışçılık.:BEHAV YORİZM
Dayanak,yardımcı. : MEDAR
Dedeler,atalar. : ECDAT
Dedikodu etme. : NEMİME
Dedikodu.Bir kişinin gıyabında ileri geri konuşmak. : GIYBET
Dedikoducu. : NEMMAL
Defterler. EFATİR
Değerini,önemini yitirmiş. : KADÜK
Değerli eşya,kumaş,mücevher v.s. alınıp satılan kapalı çarşı.:BEDESTEN
Değerli madenlerde yasanın istediği ağırlık,saflık ve değer derecesi ölçüsü. : MİYAR
Değerli olan,zebercet adını taşıyan silikat.: OLİVİN
Değerli olmayan maden veya taşlardan yapılmış takı,süs eşyası.:BİJUTERİ
Değerli taşlarla donanmış. : MURASSA
Değerli tespih taşı.(Deniz filinin dişinden yapılan). : NAKA
Değersiz,önemsiz.:NA ÇİZ
Değirmen suyunu başka yöne akıtmak için yapılan düzen.: SAVAK
Değirmen taşına buğdayı akıtan oluk.:ARD
Değirmen taşının ekseni. EPEK
Değirmen. : AS
Değiş tokuş da üste verilen şey. : ABRA
Değiş tokuş. : MÜBADELE
Değiş,mal değişi,trampa.:TROK
Değişik renkli çiçekleri ve rozet yaprakları olan, dere kenarlarında da yetişen bir süs bitkisi.: ÇUHA ÇİÇEĞİ
Değişik biçim.:VERSİYON
Değişik boyda , sert ağaçtan yapılmış tuşlardan oluşan bir Afrika çalgısı. : BALAFON
Değişik çağları birbirine karıştırma,bir olayın çağıyla ilgili yanılma. : ANAKRONİZM
Değişik çağları birbirine karıştırma,bir olayın çağıyla ilgili yanılma.:ANAKRONİZM
Değişik genetik kökenli çeşitli hücrelerden oluşan organizma.:KİMERA
Değişik renklerde üst üste iki katmandan oluşan ve üstteki katmanına bir desen yapılan değerli taş.:KAME
Değişik renkli üst üste iki katmandan oluşan ve üstteki katmanına kabartma bir desen yapılan değerli bir taş.. : KAME
Değişik renkte boya kullanılarak,kumaş üzerine desen ve zemin basma işlemiyle bu işleme uğratılan ipekli,yünlü vs kumaş. : EMPRİME
Değişik sayıda akortlu tahta yada metal çubukların gam sırasıyla dizilmesinden oluşan iki değnekle vurularak çalınan bir çalgı. : KSİLOFON
Değişik şekillerde kesilmiş,yağda veya fırında kızartılmış ekmek.:KRUTON
Değişik tonlarda boyama. : RÖFLE
Değişik türlerden,çoğunlukla yabanıl ağaç,ağaççık ve çalıların deneysel yetiştirilmesine ayrılmış park veya alan. : ARBORETUM
Değişim cetveli,grafik. İYAGRAM
Değiştirgeç. : RÖLE
Dekoratif bir dikiş türü. : REÇME
Dekoratif demir işçiliği. : FERFORJE
Delege . : MURAHHAS
Delgeç. : MATKAP
Delikanlı.Yakışıklı erkek:CİVAN
Delikli kepçe.:KEVGİR
Delikli örgü,gözenek.: AJUR
Delil,kanıt,ispat.:B URHAN
Delilik.:CİNNET.:CÜN UN
Deliorman,Dobruca, Besarabya ve Ukrayna'da oturan Hıristiyan Ortodoks Türklere verilen ad.:GAGAVUZ
Delme.: PERFORAJ
Delta : ÇATALAĞIZ
Demir atmış gemi. : RASİ
Demir kiriş. : PUTREL
Demir şiş. : SİH
Demir yada tahta üzerindeki boya,pas gibi şeyleri çıkarmakta kullanılan çelik araç.:RASPA
Demirci aracı. : ÖRS
Demircilikte delik büyütmekte kullanılan araç. : AÇKI
Demirin simgesi. : FE
Demiryollarında gündüz mekanik olarak bir kolla gece kırmızı ışıkla işaret veren alet. EMAFOR
Demiryollarında traverslerin altına,şoselerde düzeltilmiş toprak üzerine döşenen taş kırıkları.:BALAST
Demokrasi. : ELERKİ
Demre'de (Yeni adı Kale) yaşadığına ve Noel Baba olduğuna inanılan ve adı efsaneleşen Aziz. :AYANİKOLA
Den dolayı,..den ötürü anlamında eski bir sözcük.: BİNAEN
Denek taşı.: MİHENK
Denetleme,denetim.: TEFTİŞ
Denetleme. : MURAKABE
Deney üstü. : TRANSANDANTAL
Denge,ölçü. : MUVAZENE
Dengesini ustalıkla korurken top,bıçak,tabak gibi nesneleri havaya atıp tutarak gösteri yapan sanatçı.: JONGLÖR
Deniz anası. : MEDÜZ
Deniz ataşesi. : ATAŞENAVAL
Deniz avcılığında kullanılan ince daldan örülü sepet. : KİRTİL
Deniz ayısı da denilen ve soğuk güney denizlerinde yaşayan fok türü. : OTARİ
Deniz bilim. ŞİNOGRAFİ
Deniz derinliğini ölçme işi (Batimetre). : İSKANDİL
Deniz diplerinde inceleme yapmak için kullanılan araç.:BATİSKAF
Deniz içinde zincirlerin birbirine dolaşması. : ISPARMAÇA
Deniz kenarında salaş ve dam gibi barınılacak yer.:KAVALA
Deniz kırlangıcı.:BALIKÇIN
Deniz kızı.: SİRER
Deniz kuşlarının gübre olarak kullanılan pisliği. : GUANO
Deniz tarafından ırmak ağızlarında yada akarsuların kazdığı derin vadilerin aşağı kesimlerinde oluşan yüksek kenarlı kıyı biçimi. : RİA
Deniz taşıtlarını yönetmek.:ABRAMAK
Deniz taşıtlarının pervanesi. : USKUR
Deniz tedavisi.:TALASOTERA Pİ
Deniz teknelerinin iç yanları.: ALABANDA
Deniz veya denizcilikle ilgili.:BAHRİ
Deniz yolculuklarında geminin veya yükünün gördüğü zarar.. : AVARYA
Deniz,göl ve ırmaklarda balık yatağı olan yer.: BALIKLAVA
Deniz,göl ve ırmaklarda kıyılara yakın yerlerde ağ ve kazıklarla oluşturulan,balık avlama yeri. ALYAN
Deniz.:BAHİR
Denizaltında dinleme aygıtı. : SONAR
Denizcilik dilinde aşağıda,alt anlamında kullanılan söz.Gemiyi baştan yada kıçtan halatla karaya bağlama. : ABAŞO
Denizcilik dilinde yelken indirmeye verilen ad.:MAYNA
Denizcilikte çok durgun deniz ve hava.: BONAÇA
Denizcilikte iki halatı ek yeri kalınlaşmayacak biçimde birbirine ekleme işi.:MATİZ
Denizcilikte safra anlamında kullanılan sözcük.:BALAST
Denizcilikte ve havacılıkta kullanılan radyo seyir sistemi.: LORAN
Denizcilikte yedek halat. : PERMEÇE
Denizcilikte,çekilme kte veya indirilmekte olan bir halatı veya zinciri bir yere bağlamak için verilen komut.: ABOSA
Denizde ada.:CEZİRE
Denizde ağır cisimleri kaldırmaya,batık gemileri çıkarma veya askıya almaya yarayan,su kesimi az,vinçli tekne yada duba. : ALGARNA
Denizde batmış olan bir geminin,bir nesnenin yerini ve durumunu ses dalgalarıyla saptayan sistem. ONAR
Denizde yada kıyıda buz tabakasıyla örtülü olan kesim. : BANKİZ
Denizde yaşayan,Latince adı Noctulica Milliaris olan,dokunulduğunda ateş böceği gibi ışık saçan plankton.(Milyonlarc ası bir araya gelince geceleri bir balık veya bir kayık çarptığında ışık saçarlar).:YAKAMOZ
Denizde yol göstermeye,bir tehlikeyi veya geçiş yolunu haber vermeye yarayan yüzer cisim.:ŞAMANDIRA
Denizde yosunlu sazlı yer.:ÇEPEZ
Denize uzanan dar ve alçak kara parçası. İL
Denizin çekilmesi.:CEZİR
Denizlerin çekilmesiyle oluşan bölge. : NERİTEL
Denizli yöresinde kına gecesinde gelin için okunan maniye verilen ad. : OKŞAMA
Denk,uygun. : MÜTEVAZİN
Deprem bilim.: SİSMOLOJİ
Deprem dalgası.: TSUNAMİ
Derbeder,başıboş yaşayış. : BOHEM
Derbeder. : HARABATİ
Derebeylik düzeninde bir vasala senyörce verilen toprak veya mal. : FİEF
Derebeylikte toprakla beraber satılan köle. : SERF
Deri dokusunun anormal büyüyüp yağlanmasıyla oluşan kabarcık.:ET BENİ
Deri hastalığı. : LİKEN
Deri tüberkülozu. : SIRACA
Deri üzerine uygulamaya özgü hamur kıvamında ilaç. : PAT
Deride,sinirler boyunca,özellikle gövde,bacak ve yüzde bir takım ağrılı fiskelerin dökülmesiyle beliren mikroplu bir hastalık : ZONA
Deriden yapılmış kalkan. : DARAKA
Deriden yapılmış torba. AĞAR
Derilerin içine batırıldığı tanenli bitki suyu. : TETERİ
Derin sular. : ABİSAL
Derin vadi. : KANYON
Derinin yağ bezi ve ter bezi salgılarının anormal artışı. : SEBORE
Derinleştirme. : TAMİK : İKAR
Derinliği aynı olan sığ su alanı. : FİLET
Derinliği az metal kap. : SAHAN
Derinliğine,iyice.En ine boyuna:. ARİZAMİK
Derinlik ölçme aracı. : SONDA
Derinlik., aptallık. : AMAKAT
Derisinden kürk yapılan bir kır sansarı. : FERSAN
Deriyi kullanılabilecek duruma getiren kişi,sepici,tabak. EBBAĞ
Deriyle kaplı bir çeşit eskimo kayığı. : UMİAK
Deriyle kaplı bir çeşit Eskimo kayığı.:UMİAK
Derli toplu,özenli,düzgün, temiz. : NETA
Ders verme.:TAKRİR
Dervişlerin bulunduğu yer. : DERGAH
Dervişlerin giydikleri tiftikten yapılmış ince külah.ARAKİYE
Desibel. : DB
Destan. : EPOPE : DASİTAN
Destansı. : EPİK
Deve semeri. : HAVUT
Deve yavrusu. : POTUK
Devegiller familyasından,sırtın da besin depo etmeye yarayan tek hörgücü bulunan bir memeli türü.: HECİN
Deveyi çöktürmek için çıkarılan ses.:IH
Devinbilimi. : DİNAMİK
Devirler,çağlar. EVRAN
Devlet hazinesi.:BEYTÜLMAL
Devlet hazinesi.:MİRİ
Devlet malı,beylik. : MİRİ
Devlet memurlarının maaşlarının derece ve tutarlarını düzenleyen sistem ve çizelge.:BAREM
Devlet yönetiminde akrabalara ve özellikle yeğenlere yapılan iltimas.:NEPOTİZM
Devletçe koruma altına alınmış tarihi yer veya bölge. İT
Devletçe para,senet ve tahvil çıkarma,piyasaya sürme.:EMİSYON
Devletçe verginin kesildiğini gösteren etiket.:BANDROL
Devletçilik. : ETATİZM
Devletin merkeziyetçiliğini savunan kimse. : JAKOBEN
Devletler hukukunda bir ulusun hangi devlete bağlanacağıyla ilgili oylama. LEBİSİT
Dış evlilik.:EGZOGAMİ
Dış mahalleler.:VAROŞ
Dıştan sağlanan her türlü maddeye karşı fiziksel ve ruhsal bir bağımlılık duyan kimse. : TOKSİMAN
Dibek. : SOKU
Difteri.: KUŞ PALAZI
Diğer bir olayın belirli bir büyüklüğüne karşılık bulan bir olayın yaklaşık büyüklüğünü bulma amacını güden işlem.: REGRESİON
Dijital Video Disk'in kısaltması. VD
Dik yerlerden inen buzullarda,derin yarılmalar nedeniyle buz parçalarının koparak aşağıya düşmesi. ERAK
Dik,sarp. : YALMAN
Dikdörtgen bir masada oynanan minyatür futbol oyunu.: LANGIRT
Diken. : NİŞ
Dikenli çalı. : KEVEN
Dikenli,sert pullu,kısa ve geniş,siyaha yakın esmer bir balık.:ÇOTİRA
Dikilitaş. : OBELİSK
Dikişte hata. : POT
Dikme.Dik. : AMUT
Dil bilgisi.:GRAMER
Dil tutukluğu. :ANARTRİ
Dilde tutukluk,kekemelik. : REKAKET
Dilek. : KAM
Dilekçe. : ARZUHAL
Dilenci.: GOYGOYCU
Dili tutuk olan,kekeme.:REKİK
Dilsiz,sessiz.:EBKEM
Din adına yapılan savaş.:GAZA
Din büyüklerinin yada tarihe geçmiş ünlü kimselerin yaşamları ve olağanüstü davranışlarıyla ilgili hikaye. : MENKIBE
Din dışı. : LADİNİ
Din işleriyle uğraşanların mesleği. : İLMİYE
Din kurallarını öğretmek için yazılmış kitap.:İLMİHAL
Din uğruna yapılan savaş.:CİHAT
Dindar Yahudilerin başlarını örttükleri takke.:KİPPA
Dingil. : AKS
Dini bakımdan İngiliz kilisesine bağlı kimse.:ANGLİKAN
Dini ezgi veya kaynağı dini olan orkestra parçası.: KORAL
Dini ezgi yada kaynağı dini ezgi olan orkestra parçası.::KORAL
Dini tören masası.: SUNAK
Dini,felsefi ve politik bir öğretim sistemini meydana getiren dogma ve kavramların bütünü,öğreti. OKTRİN
Dinlenme salonu. : ODİTORYUM
Dinler. : EDYAN
Dinsel yada yarı dinsel bir konu üzerine bestelenen büyük ölçekli müzik yapıtına verilen ad. : ORATORYO
Dinsel inanışlara göre kıyamete yakın bir zamanda çıkacağına inanılan yalancı.: DECCAL
Dinsel tören ve kuralları.,mason töreni. Ritüel. : RİT
Dip not. : HAŞİYE
Diploma.:BRÖVE
Dipten dallanan bir süs bitkisi. : MAZI
Direk.Yapıda kullanılan dört köşe yada yuvarlak,kalınca sırık. : MERTEK
Dirgen,yaba.:ANADUT
Diş çıkarma. : ISNAN
Diş diplerinde ve kaplarda oluşan kireç tabakası. : KEFEKİ
Diş kiri,diş pası. ESEK
Diş köklerini kaplayan sert madde.: SEMAN
Dişçilikte kullanılan,cıva ile bakır veya cıva,gümüş ve kalay bileşiği.:AMALGAM
Dişçilikte kullanılan,cıva ve bakır yada cıva,gümüş ve kalay bileşiği. : AMALGAM
Dişi at. : KISRAK
Dişi bizon ile boğanın çiftleşmesinden doğan melez hayvan. : KATOLO
Dişi deve. NAKA: MAYA: ARVANA
Dişi geyik. : MARAL
Divan edebiyatında içkiyi ve içkili toplantıları övmek için yazılan şiir türü. AKİNAME
Divan edebiyatında kaside veya gazelin ilk beyti.:MATLA
Divan edebiyatında sevgilinin kaşı,kirpiği,bakışı için kullanılan benzetme,: TİG
Divan edebiyatında şehzadelerin sünnet düğünleriyle hanım sultanların doğum ve evlenme törenlerini anlatan yapıtlara verilen ad. : SURNAME
Divan şiirinde her beytin son sözcüğünü,sonraki beytin ilk sözcüğü yapma biçiminde ortaya çıkan söz sanatı. : İADELİ
Divan şiirinde uyakta tesis adıyla anılan eliften önceki sessiz harfin harekesi. : RES
Divit.yazı hokkası. : AME
Diyalektik. :EYTİŞİM
Diyalog halinde yazılmış,genellikle eğlendirici sahne eseri : SKEÇ
Diyarbakır yöresine özgü sütle yapılan bir hamur tatlısı. : NURİYE
Diyarbakır'ın eski adı. : AMİD : AMED
Diyelim ki,tutalım ki. : BİLFARZ
Diyezli ve bemollü bir sesin eski duruma getirilmesini gösteren nota işareti.:BEKAR
Diz meniski travması. : MENİSKUS
Dizanteri. : KANLI BASUR
Dizginleri koyuverilmiş bir atın dört nala koşması.Süvari akını.:ILGAR
Dizi,sıra. : NAF
Dizicilerin harfleri içine yerleştirdikleri demir yuva. : KUMPAS
Dogma. : NAS : İNAK
Doğa seslerine benzer seslerle yapılan sözcük ses yansıması,yansıma. NOMATOPE
Doğacak çocuğu ana rahminden çekmeye yarayan aygıt.:LAVTA
Doğaçlama tiyatro. : TULUAT
Doğada ve toplumda nitelikle ilgili değişmelerin yavaş yavaş değil,birdenbire olması.:MUTASYON
Doğada,kemik dokusunda bulunan,içinde flüor veya klor olan doğal kalsiyum fosfat.:APATİT
Doğadaki canlıların birbiriyle ve çevreyle ilişkilerini inceleyen bilim dalı. : EKOLOJİ
Doğal hidratlı manganez ve kalsiyum silikat.: İNEZİT
Doğal olarak böğürleri kalçalara doğru daralan at için kullanılan sözcük : LAĞAR
Doğal set. : SEKİ
Doğalcılık.:NATÜRALİ ZM
Doğalgaz,elektrik gibi şeylerin kullanılan miktarını ölçen alet.: SAYAÇ
Doğalgazın ikinci önemli bileşeni olan hidrokarbon.:ETAN
Doğanın bilgisine büyüsel işlemlerle varılabileceği inancı. : ÖKÜLTİZM
Doğayı gerçekte olduğu gibi bütün ayrıntılarına bağlı kalarak değil,ondan edinilen izlenimin ölçüsüne göre anlatan;doğrudan doğruya gerçeği,nesneyi değil de,onun sanatçıda uyandırdığı duyumları veren sanat akımı.:EMPRESYONİZM
Doğramacılıkta kereste olarak kullanılan,sıkıştırı lmış talaş ve yongadan yapılan tahta. UNTA
Doğru yolu arama.:HİDAYET
Doğru,gerçek.:ÇIN
Doğruluğu ve gerçekliği tek yanlı olarak yalnızca hareketlerin sonuçları ve başarıları ile değerlendiren öğreti. RAGMATİZM
Doğu Karadeniz Bölgesinde tulum eşliğinde horon oynayarak yapılan geleneksel eğlence. : VARTAVAR
Doğu Afrika'da yaşayan bir antilop.:GERENUK
Doğu Afrika'da yaşayan göçebe bir halk.:MASAİLER
Doğu Anadolu ile Azerbaycan'da çalınan bir çalgı türü.: TAR
Doğu Anadolu'da bir göl.:ARİN
Doğu Anadolu'da kullanılan bir küçük zurna.:MEY
Doğu Anadolu'da kullanılan bir tür küçük zurna.: MEY
Doğu Anadolu'dan doğarak Hazar'a dökülen bir ırmak. : ARAS
Doğu Anadolu'ya özgü bir halk oyunu. :TAMZARA : MEYROKİ
Doğu Anadolu'ya özgü bir halk oyunu. EPE
Doğu Anadolu'ya özgü,halay türü bir halk oyunu. EPE
Doğu Asya'da bir ırmak. : YALU
Doğu Karadeniz kıyı bölgesinde yetişen bir koyun türü.:KARAYAKA
Doğu Karadeniz dağlarında,fundalıkl arda yetişen,2-3 m boyunda,kışın yaprak dökmeyen,çok iri ve mor çiçekler açan ve yaprakları halk hekimliğinde kullanılan bir ağaççık,orman gülü.:KOMAR
Doğu Karadeniz kıyı bölgesinde yetişen,uzun kuyruklu,beyaz renkli bir koyun ırkına verilen ad. : KARAYAKA
Doğu Karadeniz'de ünlü bir yayla. : VERÇENİK
Doğu Karadeniz'de özellikle Rize yöresinde dokunan çamaşırlık ince bez. : FERETİKO
Doğu Karadeniz'in dağlık kesimlerinde yaşayanların giydiği,bacağı çorap gibi saran bir tür çizme. : SABUK
Doğu kiliselerinde ermişlerin tahta pano üzerine yapılan resimlerine verilen ad.:İKONA
Doğu masal ve efsanelerinde kötü ve korkunç cin.:İFRİT
Doğu müziklerinde eserler arası çalınan parça. : ARANAĞME
Doğu Timor'un başkenti. : DİLİ
Doğu ülkelerinde yaşayan Yunan asıllılara verilen ad.: RUM
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da konar göçerlerin kıl çadırından oluşan yayla yerleşmesine verilen ad. : ZOMA
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya özgü,tavuk eti,sarımsak ve ekmekle yapılan bir çeşit pilav. ENGESER
Doğum meleği.:AYZIT
Doğum sancısı.:BURU
Doğumdan altı ay sonraya kadar olan erkek yada dişi at yada eşek yavrusu. : KULUN
Doğurması yakın olan hamile kadın. : AĞIRAYAK
Doğuştan kör. ARİR
Doğuştancılık. : NATİVİZM
Doktorların kulaklarına takarak insanların iç organlarını dinlemek için kullandıkları tıbbi alet. TETESKOP
Doku ölümü.:NEKROZ
Dokubilim. : HİSTOLOJİ
Dokuma tezgahı çerçevelerinin gücü tellerine takılan ve içinden çözgü ipliği geçen küçük halka.. : NİRE
Dokumacılıkta atkı ipliğini sıkıştırmak için kullanılan,demirden veya ağaçtan yapılmış dişli araç.: KİRKİT
Dokumacılıkta atkıların geçirildiği uzunlamasına ipler : ÇÖZGÜ
Dokumacılıkta kullanılan unlu yada çirişli sıvı.:HAŞIL
Dokumacılıkta mekikle enine atılan iplik. :ATKI
Dokuması kalın,sık ve yumuşak,bir tür pamuklu bez.: PAZEN
Dokunmuş kumaşlardaki tarak izlerini yok etmek için bu kumaşları bir bıçaktan geçirme işlemi.Sanayide kimi metalleri ve yüzeyleri parlatma. : POLİSAJ
Dokusunda altın ve gümüş renkte tellerin çoğunlukta olduğu kumaş.:LAME
Dokuz dereceden oluşan,depremlerin gücünü ölçme birimi.:RİCHTER
Dokuz milimetre çapında,İngiliz yapısı,hafif,kullanı şı kolay bir tür makineli tüfek. TEN
Dokuzuncu İsrail kralı. : YORAM
Dolama.Parmak çıbanı. : ETYARAN
Dolandırıcı.:AYYAR
Dolaşma,gezinti.:CEV ELAN
Dolmuş yapan büyük at arabası. : OMNİBÜS
Dolunay,mehtap. ,ayın on dördü : . BEDİZ : AYAS
Dolunayda huyu değişen. : AYSAR
Domalan'da denilen ve patatese benzeyen bir tür mantar.:KEME
Domates.: BANADURA
Domuz yavrusu. : MOZAK
Domuz.:BOCUK
Domuza benzer bir hayvan./ Yaban domuzu. : PEKARİ
Don Kişot'un atının adı : ROSİNANTE
Don,şalvar. : TUMAN
Donanım. : TEÇHİZAT
Donanma. : ARMADA
Dondurulmuş meyve suyundan yapılan bir tür pelte. : ELMASİYE
Dondurulmuş yada buzlu olarak hazırlanan içecek.:FRAPE
Dost,yakın arkadaş.:ENİS
Dostlar,arkadaşlar. : İHVAN
Dökme demir,font. : PİK
Dökülen tohumlarla ertesi yıl kendiliğinden çıkan tahıl. : ALAZA
Dökülen yaprak. : HAZAL
Dökümcülerin kullandığı ağaçtan yapılmış kalıp. : SAÇULA
Döl verme yetkinliğine eren,baliğ.:ERİN
Döl yolu. : VAGİNA
Dönbaba,turna gagası gibi adlar da verilen ve yapraklı dalları Ege Bölgesinde sebze olarak kullanılan otsu bir bitki.:İĞNELİK
Döneç. : ROTOR
Dönek,uğursuz. : ALABACAK
Dönemeç.:BÜK
Dönümün dörtte biri kadar olan alan ölçüsü.:EVLEK
Dönüşümcülük. : TRANSFORMİZM
Dört bölükten kurulan,bir binbaşının komutasında bulunan asker birliği.:TABUR
Dört Japon çiçek süsleme okulundan biri. : KO
Dört köşe yelkenlerin yan yakalarına,alt tarafa doğru bağlanan halat.: BORİNA
Dört tekerlekli,çift körüklü bir tür binek at arabası.:LANDO
Dört tekerlekli,hafif,bir tür gezinti arabası.:KALESKA
Dört tekerlekli,içinde dingillere paralel olarak düzenlenmiş karşılıklı iki oturma sırası bulunan üstü açılıp kapanabilen çift körüklü binek arabası. : LANDO: LANDON
Dört telli bağlama.:BULGARİ
Dört yaşına kadar olan dişi manda.:EVERE
Dört. : CIHAR
Dörtte bir,çeyrek anlamında eski sözcük. : RUBA
Döşeme gereci plastik madde. : MARLEY
Döşeme sıvası.: ŞAP
Dövülmüş et,bulgur ve soğanla yapılan ızgara köfte. : ORUK
Dövülmüş sarımsak,yumurta sarısı ve zeytinyağından oluşan soğuk sos.: AYOLİ
Dövüşemeyecek duruma gelen bir boksörün karşılaşmayı bırakması. : ABONDONE
Duacı. Aİ
Dul kadınlar. : ERAMİL
Duman rengi. : FÜME
Duman. UHAN
Dumanda kurutulmuş et,balık veya peynir.:FÜME
Dumanı toplayıp bacaya vermeye yarayan çıkıntı. AVLUMBAZ
Durağan yıldız. ABİTE
Durgun su. : RAKİT
Durum. : HALET
Duvar içindeki oyuk,raf,: NİŞ
Duvar lambası. : APLİK
Duvar örülürken büyük taşların arasına konan ufak taşlar. : HELİK
Duvar ve tavan süslemeleri yapan usta.:NAKKAŞ
Duvarcıların doğrultu bulmakta kullandıkları şakul ipi. : PERESE
Duvardaki taş yada tuğla sırası.:REDE
Duvarı berkitmek için taşların arasına yatay olarak yerleştirilen direk.: HATIL
Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan ve çiçek resimleriyle bezeli pişmiş balçık levha,fayans.:ÇİNİ
Duyarga,dokunma duyusu. : LAMİSE
Duygu kapanıklığı. : APATİ
Duygulu. : MÜTEHASSİS
Duygusal,hikayeli türkü./ Serbest biçimli,romantik,müz ik araçlarıyla çalınan yada şarkı olarak okunan yapıt. : BALLAD
Duygusuz,kayıtsız,uy uşuk. : APATİK
Düdenden daha geniş olan çukurlara verilen ad.:UVALA
Düğme ve süs eşyası yapımında kullanılan bir deniz kabuklusu. : ABALON
Düğün armağanı. : SAÇI
Düğünde oyundan sonra davulcunun topladığı para. : ŞABAŞ
Düğüne çağrılanlara düğün sahibince verilen hediye. : DÜRÜ
Dümen kolu. : YEKE
Dünya çapında.:CİHANŞÜMUL
Dünya ile ahret. AREYN
Dünya ve dünya ile ilgili her şey.:MASİVA
Dünyaca ünlü bir çevre örgütü.:GREENPEACE
Dünyanın Yedi harikasından biri sayılan Bodrum'daki anıtmezarıyla ünlü Kayra kralı. : MAUSOLOS
Dünyanın yedi harikasından biri olan Babil asma bahçelerini yaptıran efsanevi Asur kraliçesi. EMİRAMİS
Dünyanın bütün denizlerine yayılmış bir yumuşakça cinsi.:ERATO
Dünyanın büyük bir kısmını eline geçiren.:CİHANGİR
Dünyanın ilk nükleer denizaltısının adı.: NAUTİLUS
Dürbün.:IRAKGÖRÜR : BAKAÇ
Düş gücü.:MUHAYYİLE
Düşkünler evi. ARÜLACEZE
Düşkünlük,tutku. : İPTİLA
Düşman. : YAĞI : ADU
Düşmanlık. : ADAVET
Düşme. UKUT
Düşsel.:FANTASTİK
Düşük nitelikli,kötü anlamında argo sözcük. ANDİK
Düşük sıcaklıklı bir yanardağ patlaması sonucunda ortaya çıkan küçük krater. : MAAR
Düşünceden çok,canlı duygulara ve aşka dayanan sanat eserleri için kullanılan eski bir sözcük.:GARAMİ
Düşünceleri şeriat ilkelerine aykırı görüldüğünden,Memlük sultanının buyruğu üzerine,Halep'te derisi yüzülerek öldürülmüş olan Türk tasavvuf şairi.(14. asır). :NESİMİ
Düşünme gücü. : KARİHA
Düşünülenin tersini söyleyerek yapılan ince alay. : İRONİ
Düşünüş biçimi. : MANTALİTE
Düz dam,taraça. : ŞATU
Düz dokunmuş açık saman renginde bir tür ipek kumaş. : SADAKOR
Düz duruma getirme,düzleme.: TESVİYE
Düz kenarlı şapka. : KANOTİYE
Düz nehir gemisi. : TOMBAZ
Düz tepeli,sarp yamaçlı dağ,masadağ. : MESA
Düz veya desenli bir kumaştan kesilmiş motiflerin bir başka kumaşa işlenmiş durumu.:APLİKE
Düz veya desenli kumaştan kesilmiş motiflerin bir başka kumaşa işlenmiş durumu.:APLİKE
Düz yakalı,önü ilikli bir tür ceket : SETRE
Düz yazıda yapılan uyak. ECİ
Düz,engebesiz toprak parçası.: DÖLEK
Düzen,hile.: DEK
Düzenleme. : ARANJMAN
Düzenlenmiş arazinin yüzölçümünü bulup planını yapmaya yarayan alet. : TAKEOMETRE
Düzenleyen. : NAZIM
Düzenleyici. : ARANJÖR
Düzenli olarak ekim yapılan arazi. : EKENEK
Düzgün biçilmiş uzun ve ensiz tahta : ÇITA .
Düzgün sarılmış halat yumağı. : RODA
Düzgün söz söyleme kolaylığı. : TALAKAT
Düzgün. : ONAT
Ekleyen : dersimiz.com