Bağlaç
BAĞLAÇ
Eş görevli sözcükleri, söz öbeklerini, cümleleri birbirine bağlayan ya da çeşitli anlam ilgileri kuran sözcük veya söz öbekleridir.
ve, veya, ya, ya da, yahut, veyahut, ile, yalnız, ancak, ama, fakat, lakin, ne var ki
de, ki, öyle ki, öyleyse, oysa, oysaki, madem, mademki, meğer, meğerki, meğerse,
yeter ki, halbuki, çünkü, hatta, hele, bile, dahi, yoksa, nitekim, zira
ne... ne, ya... ya, hem... hem, bir... bir, gerek... gerek, ister... ister, olsun... olsun
Eylül ve denizden vazgeçemiyordu. (isimleri)
Çocukluk günlerine ve eski mahallesine özlem duyuyordu. (söz gruplarını)
Arkadaşın olduğunu söyleyen biri eve geldi ve seni sordu. (cümleleri)
Yorgun ve üzgün görünüyorsun. (zarfları)
Ahmet çalışkan ve dürüst bir insandı. (sıfatları)
Yarın akşam sen ve ben burada olmayacağız. (zamirleri)
Roman veya şiir okuyunuz.
Mutlaka gelir diyorsun, ya gelmezse?
Hemen sus ya da dışarı çık.
Bana sık sık mektup yaz yahut telefon et.
Ders çalış veyahut biraz dinlen.
Annenle baban yarın mutlaka gelsin.
Kardelen ile erguvanı çok kullanıyordu şiirlerinde.
Güzel bir ev; yalnız şehre uzak. (+ / -)
Parayı veririm; yalnız yarın getireceksin. (koşul)
Akşam size geldim; ancak sen yoktun. (+ / -)
Sahile git; ancak çok kalma. (koşul)
Eski ama sağlam bir köşktü. (+ / -)
Denize girebilirsin; ama çok açılma. (koşul)
Temiz ama çok temiz bir yerdi burası. (pekiştirme)
Onu hiç ama hiç görmedim. (pekiştirme)
Sinemaya gittim; fakat film bitmişti. (+ / -)
Ceketimi giyebilirsin; fakat kirletme. (koşul)
İşim bitti; lakin patron ortalarda yok. (+ / -)
Çok zeki; ne var ki ders çalışmıyor. (+ / -)
İlacı içti de ağrısı biraz dindi. (neden - sonuç)
Dediğin romanı ben de okudum. (eşitlik, gibilik)
Bunu da mı yapacaktın? (şaşırma)
Sen işe gireceksin de, para kazanacaksın da... (alay, inanmama)
Akşam gelme de göreyim. (korkutma, tehdit)
Pilav da pilav olmuş hani. (övgü, abartma)
UYARI: Her zaman ayrı yazılır ve "te, ta" şekli yoktur.
Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini. (cümleleri bağlar)
Erguvan ki mayısta açan nadide bir çiçektir. (açıklama)
Deniz bugün öyle güzel ki... (pekiştirme)
İnsan bu kadar umursamaz olmaz ki... (yakınma, sitem)
Adam yorulmuş ki izin istiyor. (neden - sonuç)
Gözümü bir açtım ki hastanedeyim. (şaşırma, hayret)
UYARI: Her zaman ayrı yazılır.
Çok ağlardı bazen öyle ki kalbi çatlayacak gibi olurdu.
Yalan diyorsun sözlerime öyleyse ispatla.
Oysa sanatçılar halkın içinde olmalıdır.
Oysaki biz seni çok beklemiştik.
Madem küstün, dargındın; neden mendil salladın?
Mademki bana inanmıyorsun, babama sor.
Meğer bizi yıllardır oyalıyormuş.
Meğerki olaydan hiç haberi yokmuş.
Meğerse okula gitmemiş bugün.
Sen yeter ki çalış, bir dediğini iki etmem.
Yine çıkıp gitmiş, halbuki iyice dinlenmeli.
Uludağ'a gidemeyeceğim, çünkü çok işim var.
Dinlendim hatta biraz uyudum.
Hele bir gelsin şu sonbahar, göreceksin.
O şarkıyı dinlerken ben bile ağladım.
Pikniğe öğretmenlerimiz dahi gelecek.
İyi giyin yoksa üşürsün.
İzmir'e gidebilirim demişti, nitekim dün gitmiş.
İstediği yeri kazanamaması çok normal, zira hiç çalışmadı.
Ne gelen var ne giden.
Ne lale ne gül, eylül de eylül.
· Ne sevimli, ne sıcak bir insandı. (zarf)
· Ne yorgun, ne üzgün görünüyor bugün deniz. (zarf)
Hem suçlu hem güçlü.
Hem bir şey bilmez, hem her şeye karışır.
Ya bekle ya eve git.
Yeryüzünde bir sen bir ben varız.
· Çarşıdan bir kazak, bir gömlek aldım. (sıfat)
· Adam bir bağırdı, bir bağırdı; adeta kudurmuştu. (zarf)
· Her şeyi bir bir anlattı. (zarf)
Gerek bugün gerek yarın toplantıya gelebilirsiniz.
İster inan ister inanma.
Roman olsun şiir olsun ikisini de çok severim.
Ekleyen : Mehmet Akif Güner