Algılama: Uyarıcıları Anlamlandırma Süreci (Psikoloji)
ALGILAMA: UYARICILARI ANLAMLANDIRMA SÜRECİ
İçten ve dıştan gelen uyarıcılar duyu organları yoluyla alınıp beyne ulaştırılır, böylece duyum meydana gelir. Duyumlanan uyarıcıların ne olduğu anlamlandırılıp bir bütün haline getirildiğinde ise algı oluşur. Başka bir deyişle duyumların çeşitli biçimlerde örgütlenip anlam kazanması, yorumlanmasıdır.
Örnek: Bir sesin duyulması duyum, ama onun bir korna sesi olduğunun anlaşılması algıdır.
“Yaşadığımız çoğu üzüntü, sorunlarımızın değil bakış açımızın sonucudur. Bizi asıl üzen, gerçek olay değil, onu nasıl algıladığımızdır.” A. Klein
Algısal Değişmezlikler: Nesneleri içinde bulundukları değişik koşullarda yine aynı algılama eğilimidir. Üç farklı şekilde olur.
Algıda Büyüklük Değişmezliği: Farklı uzaklıklardan baktığımızda nesneleri olduğundan daha küçük ya da daha büyük görmemize rağmen onları gerçek büyüklüğünde algılarız. Ör: bir arabayı uzakta da olsa hep aynı büyüklükte algılarız.
Algıda Renk Değişmezliği: Nesneleri karanlıkta ışıkta farklı renkte görürüz fakat onları bizim bildiğimiz rengiyle algılarız. Ör:Tahtanın ışıkta kalan yüzü daha açık olmasına rağmen onu hep yeşil olarak algılarız.
Algıda Biçim Değişmezliği: Nesnelere farklı açılardan baktığımızda şekillerini farklı görmemize rağmen bildiğimiz şekliyle algılarız. Ör: masa üzerindeki tabakları hangi açıdan bakarsak bakalım hep aynı yuvarlaklıkta algılarız.
Derinlik Algısı: Nesnelerin aslında iki boyutunu görmemize rağmen sanki üçüncü boyutunu da görüyormuş gibi algılamamızdır.
Gerçekte üç boyutlu olan varlıklar gözün ağ tabakasına iki boyutlu düşer. Ancak yine üç boyutlu algılanır. İki gözün birlikte algıladığı görüntüler tek başına sağ ve sol gözün algıladığı görüntüden farklı olur. Biz bazı ipuçlarından yararlanarak nesneleri üç boyutlu algılarız.
Bu ipuçlarından bazıları şunlardır: dersimiz.com
*Yüksekte bulunan görüntüler daha uzakta algılanır.
*Engellenen nesne daha uzaktaymış gibi algılanır.
*Nesnelerin ışıklı, gölgeli, net, bulanık olması derinlik algısını belirginleştirir.
Paralel uzantıların kesişen noktalarının uzakta algılanması doğrusal perspektif dediğimiz derinlik ipucundan yararlanılarak gerçekleşmektedir. Tren raylarının giderek daralıyormuş gibi görülmesi derinlik algısına bir örnektir.
Algı Yanılmaları
Dış dünyadan edinilen algıların doğru olmayışıdır. Başka bir deyişle fiziksel koşullardan veya bazı kişisel özelliklerden dolayı gerçeğin olduğundan farklı algılanmasıdır. İki şekilde ortaya çıkar.
a) İllüzyon(yanılsama); Gerçekte var olan nesne ya da uyarıcıların hatalı algılanmasıdır. İllüzyonun da iki şekli vardır.
1. Fiziksel illüzyon: Normal bir psikolojiye sahip tüm insanlarda aynı şekilde görülen algı yanılmalarıdır. Kaynağı uyarıcının içinde bulunduğu ortam veya duyu organlarının özellikleri olabilir. Örn:Suya batırılan bir sopanın kırık algılanması.
2. Psikolojik illüzyon: Psikolojik nedenlerle uyarıcıların yanlış algılanmasıdır. Ör: Karanlıkta hortumun yılan gibi algılanması.
b)Hallüsinasyon (Sanrı-varsanı): Var olmayan bir uyarıcının varmış gibi algılanmasıdır. Ateşli hastalıklar, alkol,uyuşturucu v.b. uyaranlar hallüsinasyonlara neden olur. Hallüsinasyonlar normal bir durum değildir. Ör: Yolda yürürken takip edildiğini sanmak.
İllüzyon ile hallüsinasyon arasındaki başlıca farklar:
*İllüzyon için mutlaka bir dış uyarıcıya ihtiyaç vardır. Hallüsinasyon için bir dış uyarıcı zorunlu değildir.
**İllüzyon normal olan her insanda görülebilir; Hallüsinasyon genellikle akıl hastalarında, madde bağımlılığında, ilaçların yan etkisi vb durumlarda görülür.
***Normal insanlarda aynı durum aynı illüzyonu meydana getirir; Hallüsinasyonu olanlar farklı farklı durumları görüp işitir.
Şekil (Figür)- zemin (Fon) Algısı: Nesnelerin içinde bulundukları zemine göre algılanmasıdır. Tüm algılamalarda şekil ve zemin söz konusudur. Nesneleri algılarken şekli ve zemini birbirinden ayırma eğilimiz vardır. Figür bir nesne izlenimi verir, bir biçimi vardır ve fondan daha belirgin algılanır ve daha çok hatırlanır. Bazen fon figür yer değiştirebilir. Örn: Vazo ve insan yüzleri örneği.
Diğer Örgütleme İlkeleri
Organizma kendine gelen uyarıcıları karmaşık şekilde algılamaz, onları düzenler, bir biçime sokar. Bunu gerçekleştirirken organizma bazı ilkelerden yararlanır. Bu ilkelere algıda organizasyon (örgütleme ) ilkeleri denir.
Algıda Organizasyonumuzu etkileyen ilkeler:
*Yakınlık: Birbirine yakın nesneleri gruplandırarak birlikte algılama eğilimimiz vardır. Örn: okulun bahçesindeki öğrencileri bir arada toplu halde görünce, grup olarak algılarız.
*Benzerlik: Birbirine benzer olan nesne ve olaylar da birlikte bütün olarak veya grup olarak algılanır. Ör: Bir futbol maçında aynı formayı giyenleri bir takım, grup olarak algılamamız.
*Devamlılık(süreklilik): Birbirini izleyen uyarıcılar bir bütün olarak algılanır. Örn: Yuvalarına yiyecek taşıyan sıralı karıncalar bir bütün olarak algılanır.
*Tamamlama: Bir nesnelden gelen uyarıcılar eksik bile olsa, önceden o nesneye ilişkin algımız sayesinde nesneleri bütün ( eksikleri tamamlanmış) olarak algılarız.
Örn: ............... noktaları çizgi olarak algılarız.
Algı alanı: Kişinin gelen uyarıcıları alabileceği ve belli bir süre bulunduğu çevreye bireyin algı alanı denir. Belli bir sürede çevremize baktığımızda gördüklerimiz ve duyduklarımızı kapsar. Ör: Sınıftaki öğrencinin algı alanı sınıfla çevrilidir.
Algı dayanağı: Algılarımızı etkileyen daha önceki tüm deneyimlerimize ve öğrenmiş olduğumuz tüm birikimlerimize algı dayanağı denir. Farklı toplumsal normlara (kural, kanun) sahip iki kişi aynı durumla karşılaştığında farklı algılayarak farklı tepki gösterir. Örn: Bir Amerikalı için çok komik olan bir olay bize pek komik gelmeyebilir.
Algıda bütünlük: Bir varlığın tek tek ayrıntılarının değil bir bütün olarak algılanmasıdır. Örneğin bir tablo renkler ve çizgiler toplamı değildir. Tabloya baktığımızda anlamlı bir bütün algılarız.
Ekleyen : Nuray TAN