Zarf Tümleci Tanımı, Özellikleri, Örnekleri

Zarf Tümleci
Tanımı : Yüklemin anlamını zaman, durum, yön, miktar, tarz, vasıta, şart, sebep, birliktelik yönlerinden tamamlayan kelimeler ve kelime gruplarıdır.
Edat tümleci (edatlı tümleç) olarak adlandırılan tümleçler de birer zarf tümlecidir.

Akşama kadar çalıştık.
Toprak derin derin ürperdi.
Bu şiir yağmur yağarken yazdım.
Ben resim çekmeyi de çok seviyorum.
Akşama doğru eve varırız.
Aşağı inmişti.
İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar.
Bu hastahanede aylarca kalırsa, üç beş ameliyata dayanırsa, kurtarmaya çalışırız.
On beş yaşına dek evinden uzun süreli ayrılmadı.
Anlatılanları korkuyla dinledik.
Hastayı ambulânsla getirmediler; taksiyle getirdiler. vasıta
Yağmur yağdığı için sular kesilmiş.    sebep
Düşüncelerinizi bir kompozisyonla açılayın.   araç
Bazı öğrenciler anneleriyle gelmişlerdi.   birliktelik
Zarf tümlecini bulmak için yükleme "nasıl?, ne zaman?, ne kadar?, nereye?" ve "kiminle?, neyle?, niçin?, neden?, niye?"soruları sorulur.

Sağa sola bakmadan içeri girdi.   Nasıl?  Nereye?
İki arkadaş gece boyunca uzun uzun konuştular. Ne zaman?  Nasıl?
Biz , akşamki trenle gideriz.     Neyle?
Raşit'i son gördüğümde Hüseyin'le geziyordu. Kiminle?
Çocuk korkudan konuşmuyordu.   Neden?
Onu görmek için beklemiştik.    Niçin?

Not: Zarf ile zarf tümleci aynı şey değildir. Zarf bir kelime türüdür; zarf tümleci ise görev adıdır. İsimler, zarflar, sıfatlar vb zarf tümleci olarak görev alabilirler.
Türü
İsimler eksiz veya yön, vasıta, eşitlik ve bazı hâl ekleriyle, fiiller de zarf-fiil ekleriyle zarf görevi yapar.
Kurduğun devlet asırlarca muzaffer yürüdü.
Ankara, uzun tarihinin şaşırtıcı birleşimleriyle doludur.
Ayağa kalktı ve kardeşiyle beraber dışarı çıktı.
Hana sağ indi, ölü çıktı geçende.
Kulak verdin mi yürekten kavala saza.
Zaten yarı aç yarı tok ve bitkin bir hâlde  olduğundan ayakta fazla duramadı.
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Yön, zaman, tarz, sebep, vasıta, miktar ve şart bildiren bütün kelimeler ve kelime grupları zarf tümleci olarak kullanılabilir.
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir.
Ankara'ya yaklaştıkça heyecanım artardı.
Yavru kedi, hiç de iyileşecek gibi görünmüyordu.
Tenha sokakta kaldım oruçsuz ve neşesiz.
Cephaneleri bitince süngülerini taktılar ve düşmana doğru yürüdüler.
Dört saatlik yolu, iki saatte, köpeklerden korktuğum için tarlaların arasından geçerek yürüyüverdim.
Sırtınızdan para kazanmaya çalışırlar, bir kez uğradınız mı depreme.
Tek kelimelik bazı zarflar ek aldıklarında zarf olmaktan çıkar, zarf tümleci oluşturmazlar.
Yarın benimle gelir misin? zarf
Yarını bekleyemem.  İsim
İçeri→içeriye, dışarı→dışarıya, aşağı→aşağıya
Edatlarla kurulanlar (edat tümleçleri ya da edatlı tümleçler)
"ile"
Ankara'ya uçakla giderler.    (vasıta)
Bizi boş vaatlerle kandırdılar. (araç)
Hasan yaşlı annesiyle oturuyordu. (beraberlik)
Arabanın gürültüsüyle irkildi. (neden)
Öfkeyle kalkan zararla oturur.    (nasıl, öfkeli ve zararlı)
Sevinçle boynuma sarıldı.   (nasıl, sevinçli bir hâlde)
"-e kadar"
Dershaneye kadar gidelim.
Akşama kadar çalıştık. 
"için"
Çalışmak için başvurdu.  (amacıyla, başvurunun amacı, sebebi)
Sınavı kazanmak için çalışmak gerekir.  (sınavı kazanmanın şartı)
Sıkıldığı için dışarı çıktı.         (neden, dışarıya çıkmanın sebebi)
Bu ayakkabıyı babam için aldım   (özgülük)
Bu iş için kaç lira ödedin?    (karşılık)
Senin için sorun yok tabi.    (görelik)
Bizim için ne diyorlar?   (hakkımızda)
Sizin için üç kişilik yer ayrıldı.     (aitlik)
"üzere, üzre"
Sorunu halletmek üzere gidiyorum.   (amaç, için)
On dakika konuşmak üzere kürsüye çıktı. (için, amaç)
"-e göre"
Başbakana göre enflâsyon düşük. (açısından)
Ayağını yorganına göre uzat.  (bakarak, ölçüsünde, uygunluk, kadar)
Allah dağına göre kış verir.  (uygunluk)
Anlatılanlara göre ikisi de suçluymuş.  (bakılırsa, yönünden)
Siz bana göre daha gençsiniz.  (karşılaştırma)
Kemal, Hasan'a göre daha uzundu. (karşılaştırma)
Bana göre ayakkabınız var mı?  (uygunluk)
"karşı"
Edebiyata karşı ilgim vardı.  (hakkında, yönelik)
Denize karşı bir balkonu var.  (yönelik)
"diye"
Terfi edeyim diye yağcılık yapıyor. (amaç)
Yağmur yağıyor diye dışarı çıkmadı. (neden)
"doğru"
Ormana doğru yürüdük.
Bana doğru bakıyor.
"dolayı, ötürü"
Zayıflıktan dolayı sık sık hastalanıyor.
Çalışmadığından ötürü canı sıkılıyor.
"-den" ekiyle de aynı anlam sağlanır.
Sıkıldığımdan dışarı çıktım.
"karşın, rağmen "
Çok uğraşmama karşın başaramadım.
Tanımamasına rağmen onu takdir ediyordu.
"beri"
Dün akşamdan beri görülmedi.
Okuldan beri hiç susmadı.
Yıllardan beri bu köyde yaşamaktalar.
Kar, sabahtan beri yağıyor.
"yalnız"
Cebinde yalnız yol parası vardı.  (sadece, edat)
Beni yalnız sen anlarsın.  (sadece, bir tek)
"ancak"
Seni ancak ebediyyetler eder istiab (sadece)
Onu ancak para ilgilendirir.  (sadece, bir tek)
Bu işten ancak Hasan Usta anlar.  (sadece)
Bu kömür ancak üç ay yeter.   (en fazla, olsa olsa)
Sabah çıktılarsa akşama ancak gelirler. (belki, ihtimal)
Sayısı
Bir cümlede aynı veya farkı türden birkaç tane zarf tümleci bulunabilir. Zaman zarfı genellikle diğer zarf çeşitlerinin önünde, miktar zarfı da yüklemden önce kullanılır.
Kızılay'a indiğim zaman, kalabalığa takılmamak için insanlar arasından hızla ilerlerim.
"Gece bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şîrâz'ı hayal ettiren ahengiyle."  (YKB)
Çocukları ilk gördüğünde çok sevinmişti.


Ekleyen : notbak.com