Klasisizm - Romantizm Akımları

KLASİSİZM

17. yüzyılın ikinci yarısında  Fransa'da ortaya çıkan bir akımdır.Eleştirmen Boileau  "Şiir Sanatı"adlı eserinde dönemin edebiyat kurallarını belirler. Ayrıca Descartes'in rasyonalizm felsefesi ve 1634'te Fransız Akademisi'nin kurulması akımın doğmasında ve gelişmesinde etkili olur.

1. Akıl, mantık ve sağduyu egemendir.

2. Konular gerçeğe benzeyenlerden, olabilir ve inanılabilir olanlardan seçilir. Eserde rastlantılara yer verilmez.

3. Hangi çağda ve toplumda olursa olsun insanın değişmeyen duygu ve düşünceleri işlenir. Konudan çok konunun işleniş biçimine önem verilir. Bu nedenle aynı konuyu çeşitli sanatçılar yeniden işleyebilirler.Yunan ve Latin edebiyatçıları ile onların eserleri örnek alınır.

4. Hiçbir şey gerçekten daha güzel değildir; bu nedenle doğa taklit edilebilir. (Doğa sözüyle insan doğası anlatılmak  istenmiştir.) Kesin kuralları vardır. Özellikle tiyatroda Üç Birlik Kuralı

5. İnsanın dışındaki dekorlar, doğa görünüşleri ve bunların tasvirleri önemsenmez.6. Aklını kullanabilecek, iradeli, sağduyulu, seçkin, örnek kişilerin davranışları ve ruh halleri araştırılır.

7. Sanatçılar eserlerinde kendi kişiliklerini gizlerler. Ahlâki bir amaç güder, erdemi ve onuru her şeyin üstünde tutarlar.

8. Toplumu değil, bireyi eğitmeyi amaçlamıştır.

9. Dil seçkinlerin dilidir. Anlatım süssüz, yalındır, biçimin kusursuzluğuna önem verilir.

Akımın Önemli Temsilcileri

Jean Racine, Pierre Corneille, Moliere, La Fontaine, Fenelon, Descartes

Türk Edebiyatında  Şinasi, Ahmet Vefik Paşa, Direktör Âli Bey

ROMANTİZM

 18.yy ikinci yarısında önce İngiltere ve Almanya'da başlar, en olgun eserlerini Fransa'da verir.
 18. yüzyılda Avrupa'da feodal yapı ve monarşik düzen sarsılmaya başlar. Aydınlanma çağına geçilir. Her çeşit baskıya, ön yargıya, kaba kuvvete, düşünceye karşı çıkma savaşı başlar. Dini inançlarda hoşgörü, laiklik, insan hakları, düşünce özgürlüğü vb. konular gündeme gelir. Bu demokratik açılımın öncüleri ileride bütün Avrupa'yı etkileyecek olan 1789 Fransız Devrimi'ni hazırlar.
 Romantik sözcüğünü ilk olarak Yalnız Gezenin Hayalleri adlı eserinde J.J. Rousseau kullanmıştır.

1. Klasisizmin önem vermediği din duygusu öne çıkar. Kişiyi inançlara götüren akıldan çok duygular olduğuna göre hayal, duygu ve coşku önem kazanır. Akıl ve mantık bu lirizmin içinde erir.

2. Ele alınan olaylar az rastlanan, olağanüstü olaylardır. Olayların anlatımında rastlantılara yer verilmiştir.

3. Yunan mitolojisi yerine Hıristiyanlık mucizelerine, Ortaçağ efsanelerine, ulusal kaynaklara başvurulur; ayrıca gerektiğinde tarihsel ve güncel olaylardan da yararlanılır.

4. Din her şeyin gelip geçiciliğini gösterdiği için romantikler üzüntü, kötümserlik ve kuşku içindedirler. Bu nedenle doğaya yönelirler. Çoğunlukla aşk, ölüm, doğa konularını işlerler. İnsan ruhuna önem vererek karşıtlıklardan, ikiliklerden (güzel-çirkin, iyi-kötü) yararlanırlar. Böylece dram türü ortaya çıkar.

5. İnsanı çevresinden soyutlayarak ele alan klasisizme karşılık bu akımda insan, sosyal ve doğal çevresiyle ele alınmış ve bu çevrelerin tasvirlerine önem verilmiştir. (Ancak tasvirler süs olmaktan öte gidememiştir.)

6. Yalnızca seçkin kişiler değil, her türlü insandan söz edilir. Eserlerdeki tipler az rastlanan, olağanüstü niteliklere sahip kişilerdir. İyinin karşısına kötü çıkarılarak tiplerin mücadeleleri yansıtılmış, sanatçılar olumlu tiplerden yana olmuşlardır.

7. Sanatçı eserinde kendini gizlemez, yalnızlık ve melankoli duyguları egemendir.

8. Romantikler önce toplumun eğitilmesini amaçlar.

9. Dil özensiz ve kuralsızdır. Üslup kapalı ve süslüdür. Konunun özelliğine göre renkli, özentili, şairane bir anlatım söz konusudur.
Akımın Önemli Temsilcileri

Akımın kuramcısı Victor Hugo'dur. Romantizmin kurallarını Cromwel Önsözünde dile getirmiştir.

J.J. Rousseau, Voltaire, Schiller, Goethe, Lamartine, George Sand, Lord Byron, Chateaubriand, Alexandre Dumas Pere, Alfred de Müsset

Türk edebiyatında Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Abdülhak Hamit


Ekleyen : notbak.com