Felsefe İle Tanışma-Felsefenin Anlamı

A-FELSEFENİN ANLAMI:

    İnsanoğlu ilk çağlardan günümüze kadar içinde yaşadığı evreni, bu evrenin nasıl yaratıldığı, kim tarafından yaratıldığı, evrenin yasalarını, insanın evrendeki yerinin, yaşamın amacının ne olduğu gibi soruları merak etmiştir.

Bu sorulara ilk çağlardan günümüze kadar birçok insan tarafından çeşitli cevaplar aranmıştır. Fakat ilk çağlarda bu sorulara verilen cevaplarla mitoloji, diğer inançlar ve duygular iç içedir.

Felsefi düşüncenin ilk örnekleri Eski Yunanda ortaya çıkmıştır. İlk çağlarda Thales  diğerleri gibi bu soruları mitolojiye, diğer inanç ve duygulara sarılmadan sadece bağımsız gözlem ve deneyimlerine dayanarak açıklamıştır. Evreninin ana maddesinin (Arche) su olduğunu söylemiştir. Ulaştığı sonuçlar yanlış olsa da yöntemi bugünkü bilimsel yönteme benzer bir yöntemdir. Bu nedenle felsefe tarihinde ilk defa düşünceyi sistemli bir biçimde kullanarak akla ve deneyimlerine dayalı bilgi üretmeye çalıştığı için THALES ilk filozof kabul edilir.

 

Felsefenin tanımları: Felsefenin günümüze kadar çeşitli tanımları yapılmakla beraber geçerli bazı tanımları şunlardır.

ü  Sokrates:        Felsefe, neleri bilmediğini bilmektir. (Bilgi)

ü  Platon:           Doğruyu bulma yönünde düşünsel bir çabadır. (Düşünce Etkinliği)

ü  Aristoteles:     İlkelerin, ilk nedenleri dolayısıyla da Tanrının bilimidir. (Doğanın ve Tanrının araştırılması)

ü  Agustinus:      Tanrıyı bilmektir. (Yaratıcının bilgisine ulaşma etkinliği)

ü  Anselmus:       İnanılanı anlamaya çalışmaktır. (Dini dogmaların akıl ile temellendirilmesi

ü  R. Bacon:       Deneye ve gözleme dayanan bilimsel veriler üzerine düşünmektir. (Bilim üzerine düşünme etkinliği)

ü  Descartes:       Felsefe bilgeliktir; insanın bilebileceği her şeyin incelenmesidir.( Evren ve evrendeki varlıkların bilgisine ulaşma çabası)

ü  Campanella:    Eleştiridir.(Varolan bilgilerin sorgulanması etkinliği)

ü  Kant:              Bilginin nasıl mümkün olacağını öğrenmektir. (Bilgimizin kaynağını ve doğruluk ölçütlerini araştırmaktır.)

ü  Jaspers:           Yolda olmaktır.(Ulaşılan bilgilerden yeni sorular türeterek sürekli arama araştırma çabası)

ü  Heidegger:      Varlık üzerine düşünmektir. (Varlıkları bilme , araştırma  ve sorgulama çabası)

Yukarıdaki tanımlarda da görülebileceği gibi felsefenin tanımı onu ortaya koyan felsefeciler ve ortaya koyuldukları çağın ve toplumun izlerini taşımaktadır. Bu nedenle felsefenin tanımını da yapmak oldukça zor bir uğraştır, ayrı bir felsefi çabadır.

 Her ne kadar farklı tanımları da olsa çoğu çevrelerce felsefe yaşadığımız evreni, insanı, toplumu anlamak için sürdürülen bir tür bilgi üretme faaliyeti; aramaya, araştırmaya, sorgulamaya dayanan bir tavır olarak anlaşılmıştır.

Felsefe sözcüğü yunanca iki kelimenin philo (Sevmek, peşinden koşmak) ve Sophia(bilgelik kelimelerinin birleşmiş halidir. Öyleyse "philosophia" yani felsefe bilgiyi sevmek, bilginin veya hikmetin peşinden koşmak, bilgi veya bilgeliği aramak anlamlarına gelmektedir. Özel olarak Antik Yunanlılar için "bilgelik sevgisi" veya "hikmet arayışı" anlamına gelir.

Felsefe; varlık, bilgi, gerçek, adalet, güzellik, doğruluk, akıl ve dil konularında genel ve temel sorunlarla ilgilenen düşünsel bir etkinliktir. Bir mitolog, din adamı, bilim insanı ve sanatçı da düşünmektedir, filozof da. Fakat filozofun düşünme biçimi onlarınkinden farklıdır ve buna mitolojik, dini, bilimsel veya sanatsal düşünme değil, felsefi düşünme denir. Felsefi düşünme akla ve mantığa dayanan düşünceler arasında tutarlılığın olduğu bir düşünmedir. Bununla birlikte her dönemde felsefe farklı işlevler görmüştür yani her dönemde felsefeye yüklenen anlamlar farklı olmuştur. Örneğin ilk çağda felsefe doğanın araştırılması, Orta Çağ Hristiyan dünyasında dini kavramların temellendirilmesi, Yeni Çağda aklın aydınlanması, yakın çağda dil ve bilim kavramlarının açıklığa kavuşturulması, günümüzde ise dil, sanat, toplum ve bilim üzerine çözümlemeler yapılması gibi amaçlara yönelik kullanılmıştır.

Felsefenin içinde merak etme ve şüphe duyguları önemli yer tutar. İnsanın merak etme duygusu doğuştandır. Ancak büyüdükçe diğer bazı duygular gibi onu da kaybedebiliriz. Mevcut bilgilerimizle düşünmeye, hatta aynı biçimde düşünmeye başlarız Çocukken merak ettiğimiz birçok şeyi merak etmekten, araştırmaktan, sorgulamaktan vazgeçeriz. Aslında filozofların sordukları sorular çocukken sorduğumuz soruların daha sistemli ve karmaşık biçimleridir. Bu anlamda felsefe merak ve şüphe etme yeteneğini öldürmeme, merak edileni araştırma, şüphe duyulanı sorgulama etkinliğidir.


Ekleyen : notbak.com