Ahmet Muhip Dıranas (1909-1980)

Ahmet Muhip Dıranas (1909-1980)
AHMET MUHİP DIRANAS (1909-1980)
 
HAYATI
Sinop'ta doğan şair, Ankara Erkek Lisesini bitirdikten sonra, bir süre Ankara Hukuk Fakültesinde okumuş daha sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesini bitirmiştir. Güzel Sanatlar Akademisinde kütüphane müdürlüğü yapan, şair bir yandan da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine devam etmiştir. 
EDEBİ KİŞİLİĞİ
Şiirinde Ahmet Hamdi Tanpınar ve Faruk Nafiz Çamlıbel'in etkisi vardır. 
Ahmet Muhip Dıranas, sembolizmin etkisinde yeni bir şiir dili ve yapısı yaratmaya çalışmıştır.
Şiirlerinde ses, ahenk ve şekil olgunluğuna önem vermiştir. Hece ölçüsünü kullanmakla birlikte onun klâsik duraklarını kaldırmış, gelenekte bulunmayan birtakım kalıpları kullanarak kendine has bir söyleyiş tarzı yaratmıştır.
Onun şiirlerinde aşk önemli bir yer tutar. Şiirlerinde ayrıca doğayı ve ölümü anlatmıştır.
ESERLERİ: Şiir: Şiirler (1974), 1975'te Tevfik Fikret'in Rübâb-ı Şikeste'sini Kırık Saz adıyla günümüz diline çevirmiştir.
Yazılar: O Böyle İstemezdi (1948),  
Oyun : Gölgeler (1947), Çıkmaz Oyun(1977). 
Not: Oyunlarında düşle gerçeği, bugünle geçmişi birlikte ele almıştır.
 
FAHRİYE ABLA
 
Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar, 
Kapanırdı daha gün batmadan kapılar. 
Bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden, 
Hayalimde bir tek sen kalmışsın, sen! 
Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen 
Gözlerin, dişlerin, ak pak gerdanınla 
Ne çapkın komşumuzdun sen, Fahriye abla!
Eviniz kutu gibi küçük bir evdi, 
Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi; 
Güneşin batmasına yakın saatlerde 
Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede.                       
Yaz, kış yeşil bir saksı ıtır pencerede; 
Bahçende akasyalar açardı baharla.                       
Ne şirin komşumuzdun sen Fahriye abla!
Önce upuzun, sonra kesik saçın vardı ;
Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı.,
İçini gıcıklardı bütün erkeklerin
Altın bileziklerle dolu bileklerin.
Açılırdı rüzgârda kısa eteklerin;
Açık saçık şakılar söylerdin en fazla
Ne çapkın komşumuzdun sen, 
Fahriye abla!
Gönül verdin derlerdi o delikanlıya, 
En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya. 
Bilmem şimdi hâlâ bu ilk kocanda mısın, 
Hâlâ dağları karlı Erzincan'da mısın? 
Bırak geçmiş günleri gönlüm hatırlasın; 
Hatırada kalan şey değişmez zamanla. 
Ne vefalı komşumuzdun sen Fahriye abla!
 
Ahmet Muhip DIRANAS
 
AÇIKLAMA: Yedi dizeli bentlerle kurulmuş olan bu şiirde uyak düzeni aabbbcc, ççdddcc biçimindedir. Bu şiirde duraksız 13'lü hece ölçüsü kullanılmıştır.
 
 
SERENAD
 
Yeşil pencerenden bir gül at bana, 
Işıklarla dolsun kalbimin içi. 
Geldim işte mevsim gibi kapına 
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.
Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak, 
Ben aşkımla bahar getirdim sana; 
Tozlu yollarından geçtim uzak 
İklimden şarkılar getirdim sana.
Şeffaf damlalarla titreyen, ağır 
Koncanın altında bükülmüş her sak 
Seninçin dallardan süzülen ıtır, 
Seninçin karanfil, yasemin, zambak...
Bir kuş sesi gelir dudaklarından; 
Gözlerin, gönlümde açan nergisler, 
Düşen öpüşlerdir dudaklarından 
Mor akasyalarda ürperen seher.
Pencerenden bir gül attığın zaman 
Işıkla dolacak kalbimin içi. 
Geçiyorum mevsim gibi kapından 
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.
 
Ahmet Muhip DIRANAS
 
KELİMELER:
SERENAD : Geceleyin, açık havada sevgi duyulan biri için bir müzik aracıyla verilen küçük konser.  sak : Gülün, goncanın sap kısmı.
AÇIKLAMA: Şair sevgilisinin evinin önüne gelir ve gözleri bulutludur, neredeyse ağlayacak gibidir. Sevgili zariftir, gözleri nergise benzemektedir. Bir gül atarsa, şairin kalbi aydınlanacaktır. Şair sevgilisinden ilgi beklemektedir; sevgili aşkına karşılık verirse çok mutlu olacağını dile getirmektedir.
Benzetmelerle kurulan hayal gücü bizleri somuttan soyuta götürüyor. Şair, seslerle bir tür müzik oluşturuyor.
 

Ekleyen : dersimiz.com